Yazar Abdurrahim Zararsız Bey'in kaleminden sayfalara dökülmüş, anadoluda yaşanılan herkesin bildiği ve o yöre halkının hala başına gelen töre, başlık parası, adetler gibi toplumsal sorunların ve cahilliğin meydana getirdiği travmaların konu edildiği on bir kısa hikayeden oluşan sürükleyici bir kitap.
Gelecek nesillere ders almaları için ışık tutacak toplumsal sorunları konu edinmesi, öğretici olması benim çok hoşuma gitti.
Ayrıca yazarın hikayelerinde yazdığı ağıtları gerçekten beğendim. Kendisinin sanki her hikaye için o bölgede biraz yaşamış, oradaki anadolu insanları ile birlikte zaman geçirdiğini hissettirdi bana, yoksa o ağıtlar o yöreleri hissetmeden, o teyzelerle konuşmadan kaleme dökülemez.
Son olarak da kitabın ders verici toplumsal konuları ele alan kısa hikayelerden oluşması bana Sabahattin Ali 'den Sırça Köşk kitabını anımsattı ve beni 1947 yılına götürdü.
Kitaptan aldığım en güzel alıntı ise,
"Çünkü zihnin ile parmakların arasında kalmak, klostrofobinin anlatmaya yetersiz kaldığı bir hâl."
Kalemine sağlık abi, imzalı kitap hediyen için ayrıca teşekkür ediyorum.
Sevgilerimle.