Okumayı bitiren yüzüme bakıyordu.
Şaşkın, ürkek, korkmuş gözler buluyordu gözlerimi.
Yazdıklarım tatsız şeylerdi, biliyorum.
Ama olası şeylerdi bunlar.
Her gün gazetelerin üçüncü sayfalarına,
yazdıklarımın daha beterleri yansımıyor muydu?
Belki de okuduğum bu tatsız bölüm
Üzüm Kafe’dekilerin bazılarının yaşadığı,
gizlediği, unutmaya çalıştıklarıyla örtüşüyordu.
Belki de bilineni bir kez daha okumak,
yeniden hatırlamaktı yüzlerini astıran.
Anı’nın gözleri dolmuştu.
Tam da şu anda, herkesin içinde,
hoşlandığı çocuğun yanında,
başkası için ağlayabilirdi.