Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bizans'ta Günlük Yaşam

Tamara Talbot Rice

Bizans'ta Günlük Yaşam Gönderileri

Bizans'ta Günlük Yaşam kitaplarını, Bizans'ta Günlük Yaşam sözleri ve alıntılarını, Bizans'ta Günlük Yaşam yazarlarını, Bizans'ta Günlük Yaşam yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
XIII. Yüzyılda kiliselere veranda ve ayrı bir çan kulesinin eklenmesi
Bu daha çok Batı etkisinin sonucudur. Çünkü aslında Bizans dünyasında kilise çanı kullanılmazdı. Bunun yerine bugün Yunanistan'daki ve Balkanlardaki birçok manastırda olduğu gibi, inananlar tahta bir çekiçle vurulan tahta bir çubuktan oluşan şamandıra (simantron) ile duaya çağrılırdı.
Sayfa 209 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
I. Constantinus'un Ayasofya Kilisesi'nin Nikea isyanlarında yıkılması
Bu kilisenin yıkılması ulusal bir felaket sayıldı. Kilise yalnızca Konstantinopolis'te yapılan ilk kilise değil aynı zamanda daha en başından beri Hristiyanlığın resmi pınar başıydı. Bu kilise Bizanslıların yaşamında öyle önemli bir yer oynuyordu ki Instinianus kilisenin yerine aynı isimle bütün Hristiyanlık dünyasındaki herhangi bir kiliseyle güzellikte yarışacak başka bir kilise yaptırma amacını açıkladı. Trales'li Anthemius isminde bir Ermeni matematikçi ile Miletos'lu Isinderos'u mimar olarak işe aldı. Bu ikisi bütün mimarlık yollarını kullanıp yalnızca beş yılda dünyadaki en büyük, en karmaşık ve en etkileyici yapılardan birini ortaya çıkardılar. Ve bu yapı 1500 yıl boyunca yer sarsıntılarına, bombalamalara ve çok sayıda diğer felaketlere karşı koydu ve görenlerin şaşkınlık ve hayranlığını uyandırdı.
Sayfa 211 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
IX. Yüzyılda Konstantinopolis'teki patrikliğin okulu en iyi okuldu
Kilise üyeleri ve kilise dışından kimseler hem üst düzey kilise üyeliği hem de öğretmenlik yapmak üzere aydın kişiler olarak yetiştirilmek istediklerinden ayrı ayrı eğitilirlerdi. X. yüzyıldan başlayarak her yaştan erkekler eğitim yöntemlerini tartışmak üzere okulun bahçesinde toplanmaya başladılar. O tarihlerde okul Kutsal Havariler Kilisesi'ne bağlanmıştı. Bu görkemli yapı Konstantinopolis'in en yüksek tepesinin doruğundaydı. Egemen konumu Dolayısıyla Sultan Mehmet tarafından yıktırıalarak tahrip edildi ve yerine Konstantino polis'in fethinden birkaç yıl sonra bir cami yapıldı. Onun kaybı Bizans tarihindeki en üzücü kayıplardan biridir.
Sayfa 196 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
VII. Mikhael bilim ve sanata o kadar dalmıştı ki...
Malazgirt'te yenilgisiyle darmadağınık olan orduyu yeniden toparlamayı başaramadı ve böylece ülkesini daha büyük tehlikelere attı. Bundan yalnızca birkaç yıl sonra Aleksios Kommeonus'un kızı olan Anna Komnena erkek kardeşi tarafından bir manastıra süngüne gönderildi. Orada zamanını, hiç kuşkusuz dünyanın en büyük yaşam öykülerinden biri olan babasının yaşam öyküsünü yazmakla geçirdi.
Sayfa 192 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Her piskoposluğun kendi çoğaltma, çeviri atölyesi ve kütüphanesi vardı
Aynı zamanda piskoposluklar, Manastır kitaplıklarında korunan metinleri incelemiş olan ve bunları diğer keşişlere öğreten bilim adamı keşişler de bulundururlardı. Daha genç keşişler çıraklara ve keşiş olacak çocuklara öğretmenlik yaparlardı. 476'da bütün halk kitaplıklarının kapatılması laik eğitime bir darbe vurdu. Çünkü bilim adamları çoğunlukla doğal olarak teolojik yapıtlar içeren manastır kitaplıklarına bağlı kalmak zorunda kaldılar.
Sayfa 190 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Bizans'ta din dışı eğitim
Dinin Bizans'ta başlıca yaşam kaynağı ve yaşamı denetleyen öğe olmasına karşılık, manastır yaşamına ilginin doruğunda olduğu ve nüfusun yarısının dünya işlerinden elini eteğini çektiğinin düşünüldüğü onuncu yüzyılda bile din dışı eğitim sürdü ve kilisenin onaylamamasına karşı gücünü sürdürdü. Önceleri iki disiplinin birbirinden ayrı tutulmasına çalışılmasına karşın din dışı eğitim Hristiyan doktrininde derinliğine kök saldı.es
Sayfa 188 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Bizans'ın insanlığa en büyük hizmeti Yunan klasiklerini korumalarıdır.
Eğer Bizans'ın çevirileri olmasaydı bunların birçoğu Aleksandra'daki kitaplığın yanmasıyla yok olacaktı. Latinlerin ve Osmanlıların tahribatı olmasaydı bugün kalan yapıtların sayısı hiç kuşkusuz çok daha fazla olurdu. Geçmişin koruyucuları olarak başarılarının yanı sıra Bizanslılar uygarlığımıza Avrupa düşüncesinin köşe taşları diye tanınmayı hak eden çok ya sayıda yapıt bıraktılar. Bunların çoğu Ortodoks kilisesine bağlı olan Slav uluslarından birçoğunun kültürünü büyük oranda etkileyen teolojik çalışmalardan oluşur.
Sayfa 187 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
İmparatoriçe de dahil bütün kadınlar dışarı çıkarken yüzleri peçeyliydi
Kadınların alaylarda görünmelerine izin verilmezdi ve çok azı kocalarıyla birlikte erkek konuklarınının yanında konuk odalarına girerlerdi. Aile üyelerinin ve evde çalışan hadımların dışında hiçbir erkeğin onların dairelerine girmelerine izin verilmezdi. Hem sarayda hem de zenginler arasında çoğu Kafkasyalı olan hadımlar ev hanımlarına hizmet etmek üzere tutulurdu.
Sayfa 155 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Pagan bayramları...
Dionysos onuruna kutlanan Brumelia şenliğinde maskeli insanlar sokaklardan geçerlerdi. Yeni ay çıktığında Meryem'in göğe yükseldiği gün Sicilya'nın uzak köylerinde hala yapıldığı gibi sokaklarda ateşler yakılır ve yörenin genç erkeklerinin alevilerin üzerinden atlamaları beklenirdi. Bunların yanı sıra mevsimlere göre kurulan yerel panayırlarda kilisenin şiddetle karşı çıkmasına karşın bilgeler, müneccimler ve üfürükçüler büyük kalabalıklar çeker ve tılsım, muska ve iksirlerinden büyük kazanç sağlarlardı.
Sayfa 152 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Bizans'ta yas adetleri...
Her ne kadar bir İmparator yastayken beyaz giyerdiyse de, başka herkes siyah giyerdi. Bunun imparatoriçe içinde geçerli olduğu anlaşılmaktadır, çünkü Anna Komnena babasının ölümü üzerine annesinin imparatoriçelik peçesini çıkarttığını, saçını kestiğini ve erguvan rengi giysisi ile ayakkabılarını çıkarıp onların yerine siyahlarını giydiğini anlatır,. Ölü gömüldükten üç, dokuz ve kırk gün sonra (bu aralar hesapların aylık dönemlere dayandıran Babilli müneccimlerce önerilmiştir) aile ağıt söylemek için mezarın çevresine toplanırdı. Ölünün anısına arkadaşları tarafından söylenen metaforlar mezar taşına yazılmaz, sözlü olarak söylenir ve mezar başında okunmak üzere yazılarak elden dağıtılırdı.
Sayfa 149 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
Konstantinopolis'te (İstanbul) yoksul kesimlerin evleri...
Beşinci yüzyıldan başlayarak kiralanmak üzere 5 ve 9 katlı gökdelen Blokları yapılmaya başlandı. Bunlar küçük dairelere bölünerek buralarda büyük bir yoksulluk içinde neredeyse gecekondu koşullarında yaşayan işçilere kiralanırdı. Her yerde çok sefil evler görülüyordu. Bunların çoğu bir gecede gecekondu olarak türüyor ve bunların yapanlar bir kez başlarının üzerine çatıyı çektikten sonra, içlerinde sürekli olarak kalabiliyorlardı. Gecekondu mahallelerinden bazıları büyük sarayın çevresinde oluşmuştu. Bu uğursuz bölgede cinayet ve hırsızlık çok yaygındı ve başkentin yaşamını kesintiye uğratan isyanların çoğu da buralarda başlıyordu.
Sayfa 141 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Konstantinopolis (İstanbul) evleri..
İmparator Zeno (474 - 491) tahta geçtiğinde sokakların genişliğinin 3,5 metreden balkonların yerden yüksekliğinin 4,5 metreden ve karşıdaki evden uzaklığının 3 metreden daha az olmasını yasaklayan bir yasa çıkardı. Hiçbir evin komşusunun ışığını gölgelendirmemesini ya da deniz manzarasını kapatmamasını ve her evin atık su borusu ve olukları olmasını sağlayan sıkı yasalar yürürlükteydi. Sarayların çoğunlukla tuğla temeller üzerine mermer bloklardan yapılmış olmasına karşın, evlerin çoğu tuğladan yapılmıştı. Az sayıda olan taştan yapılmış evlerin yüzeyleri çoğunlukla sıvayla kaplanırdı.
Sayfa 140 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Bizans'ta kölelerin iş gücüne katkıları ve lüks tüketim...
Bizans'ta köle iş gücü o kadar geniş çapta kullanılıyordu ki, bu iş gücü lüks madde üretiminin çıktısını artırmak ve temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarını düşük tutmak için önemli bir öğe durumuna gelmişti. Bizans tarihinin başlangıç döneminde ender bulunan lüks maddeler en çok Doğu'dan, mücevherler Hindistan ve İran'dan, ipekliler Çin'den ithal ediliyordu.
Sayfa 121 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
1296 yıllarında Bizans'ta tüm hukukçuları öyle bir yiyicilik sardı ki
II. Antronikos yeni bir yüksek mahkeme oluşturmak zorunda kaldı. Burada görev yapmak üzere on iki hakim ve sekiz üst düzey görevli atadı. Fakat bu önlem etkili olmadı ve yiyicilik sürdü gitti. 1329'da III. Antronikos "Romalıların Yüksek Hakimleri" unvanı altında dört kişi atadı ve onları yüksek mahkemenin üyelerinin sahip olduğu yetkilerden daha büyük yetkilerle donattı. Ama sekiz yıl içinde bu kimseler aleyhine de yiyicilik suçlamaları yöneltilmeye başlandı. Bu sırada Bizans hiç kimsenin durduramayacağı bir çökme sürecine girmişti ve yüksek hakimler Türklerin saldırılarından önceki son yıllarda görevlerini kendi bildikleri gibi yürüterek görevde kaldılar.
Sayfa 96 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
Cezalarda insaf ve hafifleme...
Leon'un reformlarından birçoğu bugün bize barbarca geldiği için şaşırtsa bile sekizinci yüzyılda yerini aldıkları yasalara göre çok daha insaflı sayılırdı. İustinianus'un yasalarına göre bazı durumlarda verilebilecek tek ceza ölüm ya da yakıcı bir para cezasıyken, Leon bu cezaların yerine bugün bizi nefretle dolduran burun ya da elleri kesme ve dil koparma cezalarını koydu.
Sayfa 95 - Özne YayıncılıkKitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.