Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bizim Ocak Aylık Siyasi Dergi - Sayı 73 (Yıl: 7)

Bizim Ocak Dergisi

Bizim Ocak Aylık Siyasi Dergi - Sayı 73 (Yıl: 7) Gönderileri

Bizim Ocak Aylık Siyasi Dergi - Sayı 73 (Yıl: 7) kitaplarını, Bizim Ocak Aylık Siyasi Dergi - Sayı 73 (Yıl: 7) sözleri ve alıntılarını, Bizim Ocak Aylık Siyasi Dergi - Sayı 73 (Yıl: 7) yazarlarını, Bizim Ocak Aylık Siyasi Dergi - Sayı 73 (Yıl: 7) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ermeni Propagandasında Amerikan Etkisi
1830'da misyonerler İstanbul'u merkez yaptıktan sonra Osmanlı topraklarını 4 çalışma bölgesine ayırdılar: 1. Bölge olan Rumeli bölgesini Bulgarlara, geriye kalan 3 bölgeyi de (Batı Anadolu, Doğu Anadolu ve Orta Anadolu) Ermenilere ayırdılar. Anadolu misyoner çalışma alanlarına göre baştan başa paylaşıldı. Hiçbir bölge misyoner çalışma alanı dışında bırakılmamıştır. Amerikan Misyoner Örgütü Boston Merkez Sekreteri Judson Smith 1893 yılında "Hamdolsun Çanakkale ve Akdeniz kıyılarından Rum sınırına ve Karadeniz'den Suriye'ye kadar Osmanlı Devleti hemen hemen bütün kent ve köylerine erişebildik" diyordu. Gerçekten de her Ermeni köyüne ulaşmışlar hatta her Ermeni evinin içine kadar girmişlerdi. Bu kadar kapsamlı çalışmayı o zamana kadar Osmanlı Devleti'nde hiçbir misyon başaramamıştı.
Sayfa 32 - Bizim Ocak DergisiKitabı okudu
Ayın Konuğu
Türk milliyetçileri şunu çok iyi bilmelidirler: Doğu ve Güneydoğu Anadolu toprakları ve buralarda yaşayan insanlarımız bizler için diğer bölgelerimizde yaşayan insanlardan daha az önemli değillerdir. Hatta meseleye stratejik açıdan bakılacak olursa bu bölgemiz ve insanları diğer bazı bölgelerimizden daha önemlidir Türkiye için. Bu nedenle Türk milliyetçileri, gençler, genç dimağlar bu konudaki tüm menfi propagandaları ve spekülasyonları bir kenara bırakarak meseleye sahip çıkmalıdırlar. Hele hele son yıllarda meydana gelen siyasi şekillenmeler de göz önünde bulundurulduğunda yeryüzündeki her Türk'ün diğer Türk'e ihtiyacı biraz daha artmıştır. Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan insanlarımız en az bizim kadar Müslüman ve Türk'türler. Prof. Dr. M. Altay KÖYMEN
Sayfa 30 - Bizim Ocak DergisiKitabı okudu
Reklam
Tarihten Günümüze Doğu Anadolu
DOĞU ANADOLU'DA SON DURUM Ağustos 1984. Eruh ve Şemdinli'ye büyük baskınlar düzenleniyor. Baskını gerçekleştirenler HRK (Kürdistan Kurtuluş Birlikleri) adı verilen PKK'nın eylem birlikleri... İşte bu baskınlar, PKK için bir "dönüm noktası" niteliğindeydi. Artık Türkiye'nin gündeminde her gün biraz daha tırmanan, PKK terörü vardı. Önceleri "Güneydoğu Anadolu" diye anılan, fakat çok geçmeden "Doğu Anadolu"ya dönüşen derin bir bunalıma sahne oluyordu Türkiye... İlk eylemlerden bugüne "köklerini kazıyacağız" gibi avuntular yetkililerin ağızlarından düşmezken, durumun hiç de öyle olmadığı akıp giden zaman içinde daha iyi anlaşılacaktı. Doğu'da gaf üstüne gaf yapılıyordu. PKK saldırılarını bazen güvenlik güçlerini yönelterek "devletten daha güçlü" olduğu imajını bölge halkına benimsetmeye çalışıyordu. Buna bir de zamanın diktatörü Kenan EVREN'ce mezralarda yaşayan halka il ve ilçelere yerleşmelerinin tavsiye edilmesi, PKK'nın propagandasına haklılık kazandırıyordu. Çünkü devlet en yetkili kişisinin ağzıyla mezralarda yaşayan vatandaşlarını PKK'ya karşı koruyamayacağını itiraf etmişti. Şüphesiz Doğu'da yapılan hatalar sadece EVREN'in bu sözünden ibaret değildi. Olağanüstü bölge valiliğinin ilanı bölgeyi Anadolu'dan ayrı kabul etmenin ilk resmi ifadesiydi
Sayfa 24 - Bizim Ocak DergisiKitabı okudu
Tarihten Günümüze Doğu Anadolu
Alexandra Jaba, Petersburg İlimler Akademisi İnceleme Programı gereği Erzurum ve çevresinde faaliyet göstermiş, temas kurduğu aşiret ağızlarının kelimelerini tespite çalışmıştır. Jaba'nın bu faaliyetleri sonunda Ruslar, ilk defa olarak "Kürtçe" bir lügat hazırladılar. Rusların bundan sonraki politikalarına esas teşkil eden bu lügatın hazırlanmasını takiben onlarca Rus adı verilen bu unsurların ayrı dile ve ayrı ırka mensup oldukları ileri sürüldü. Birbirinden tamamen ayrı özellikler gösteren bu aşiret ağızlarını müstakil bir dil gibi gösterme gayreti içine girildi. Aynı Rus Akademisi daha sonra "Şerefname"nin Farsça aslını yayınladı (1860-1862). Şerefname 1868-1875 yıllarında ise tahrif edilerek ve Ruslar tarafından bazı ilaveler yapılmak suretiyle Fransızca olarak neşredildi.
Sayfa 19 - Bizim Ocak DergisiKitabı okudu