Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bosna Hersek'ten Kosova'ya

Erdoğan Aslıyüce

Bosna Hersek'ten Kosova'ya Hakkında

Bosna Hersek'ten Kosova'ya konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
0/10
0 Kişi
Okunma
Beğeni
207
Görüntülenme

Hakkında

İnsan hak ve hurriyetlerının şampiyonluğunu kimseye kaptırmayan Hristiyan Avrupa, dökülen kan Müslümanların olduğundan tam bir vurdum duymazlık içinde, hem de 1992 yılında Avrupa'nın ortasında Bosna Hersek'te yapılan soykırıma seyirci kaldılar ve zaman zaman da destek verdiler. Saraybosna'da, sadece Gazı Hüsrev Paşa Camii vardır, diye düşünmek en azından saygısızlık olur. Ona, Gazi Hüsrev Bey Külliyesi demek de yetmez. Bosna'da Müslüman olmak kolay, burada (Poçıtel) Müslümanlık daha zor 1263 yılında Anadolu'dan bağlılar! ve Çepnilerle Balkanlar'a geçen Pir-ı Turkistan Hoca Ahmet Yesevi'nin dergahından, köseğisi savrulmuş tahta kılıçlı, efsaneler yumağı, Mostar'ın Blagay'ına ulaşmış Sarı Saltuk, Serhat'ta nöbette. Kosova Prizren'in Türk kaldırımları ikı katlı evlerin arasında uzayıp giderken size adeta hoşgeldiniz dercesıne sakin ve sessizdir. Priştine'de cuma namazını eda ettiğimiz cami, Anadolu Selçuklu Sultan, Alaettin Keykubat'ın (1220-1237) ismini taşımasına rağmen neden bu ismin verildiğinin cevabını bılene rastlamadık. Priştine, Hüdavendigar Gazi'nın Kosova Savaşı sırasında feth edilmiştir. Sultan Murad duasında. "...Ilahi beni civarında misafir edip, mü'minler uğrunda feda kıl Evvelce beni gazi kıldın, şimdi şehadet nasip et" Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'a (1354) geçişinden 65 yıl önce 1289 yılında yapılan Dragaş'ın Milka Köyu'nde bulunan camiyi kimler yaptırdı?
Tahmini Okuma Süresi: 8 sa. 11 dk.Sayfa Sayısı: 289Basım Tarihi: 2014Yayınevi: Yesevi Yayıncılık
ISBN: 9789757950516Ülke: TürkiyeDil: Türkçe
Reklam

Yazar Hakkında

Erdoğan Aslıyüce
Erdoğan AslıyüceYazar · 4 kitap
Kırıkkale ili Delice ilçesi Büyükyağlı kasabasında 1946 yılında doğdu. Babası Ümmetoğulları’ndan Mehmet, Annesi Pırıklı Köyü eşrafından Hasan Aykanat’ın kızı Nuriye Hanım'dır. Çalışma hayatına 1970’de MKE- Kırıkkale’de başladı. Seydişehir, Bursa ve Konya’dan sonra 1982’de İstanbul Türk Metal Kurucu Başkanı oldu. 1996 yılanda aynı sendikanın İstanbul Şube Başkanlığını bırakana kadar aktif sendikacı olarak tanındı. 1972 yılanda gönüldaşlarıyla “Dur Yolcu” gazetesini çıkardı. 1980’de Konya’da arkadaşlarıyla “Konevi Dergisi”ni çıkardı. 1987’de İstanbul’da çıkardığı Aylık “Metal İşçileri” dergisini 54 sayı devam ettirdi. 1 Mart 1993’de İstanbul’da Hoca Ahmet Yesevi Vakfı’nı kurdu. Küçük Ayasoyfa semtindeki Hüseyin Ağa Medresesinin Bakanlar Kurulu Kararınca Vakfa Tahsisini sağladıktan sonra burayı restore edip “Hoca Ahmet Yesevi Vakfı KültürMerkezi” yaptı. 1994’de Yesevi Yayıncılık Şirketini kurdu. 1 Ocak 1994 Tarihinden itibaren aylık sevgi dergisi “Yesevi”yi yayınlamaktadır. Dergi hala aralıksız devam etmektedir. 1994’de Türk Dünyasıİncelemeleri Dergisi “BİR” i yayın hayatına kazandırdı. Türkiye’nin çoğu ilini köy köy gezdi. Yurt dışında Japonya, Çekoslovakya, İngiltere, Kanada, ABD, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Yunanistan,Bulgaristan, Makedonya, Yugoslavya Romanya, Tuva, Hakasya, Altay ülkesi, Tataristan, Başkurtistan, Altay Cumhuriyeti, Hollanda, Almanya, İsviçre, Tayland, Sudan, Taiwan, Hong kong, Kırgızistan, Özbekistan, İsrail, Arnavutluk, Moldavya, Gagavuz yeri, Pridnestroya, Singapur, Suriye, Yakutistan’ı gezdi. Bu ülkelerden 25’ini kitaplaştırdı. Gezilerinde klasik seyyahlar gibi sadece gördüklerini değil, o yerin tahini sosyal yapısını, siyasi analizini ve tam bir gerçeklikle güzellikleri ve çirkinlikleriaktardı. ESERLERİ: Her yönüyle Kırıkkale 1974 Metal İşçilerinin Mücadele Tarihi (1989 Refik Sönmezsoy’ile ) Genç İşçiler 1990 En büyük grev 1991 (Refik Sönmezsoy’ile) Adım Adım Türk Yurtları 1997 Turan’dan Kırım’a 2001 Dört Kıta Sekiz Ülke 2001 Hücreden cümleye 2001 Türkistan’dan Anadolu’ya Alpler- Erenler 2002 Laleden yağlı güreşe Hollanda 2002 Değişen Komşumuz Suriye 2003 Türkiye’nin yüreği Kastamonu 2003 Türk’e gözaltı 2004 Garip Türk’ün feryadı 2004 Türk’ün çile çemberi 2004 İstanbul’dan Adıyaman’a 2004 İstanbul’dan Trabzon’a 2004 Türkistan iki dünya eşiği 2005 HAKKINDA YAZILANLAR İstanbul’dan Trabzon’a Ahmet Özdemir Günümüzün Evliya Çelebisi Erdoğan Aslıyüce’den bir kitap daha: İstanbul’dan Trabzon’a. İstanbul’dan Trabzon, uçakla en çok iki saatlik bir yol. Günübirlik gidip gelebilirsiniz. Bu açıdan “İstanbul’dan Trabzon’a” size ilginç gelmeyebilir. Ama bu yolculuğu Erdoğan Aslıyüce yapar ve o yörelere ilişkin kılı kırk yararcasına yaptığı araştırmalarını, gördükleri, duydukları, tattıkları ile sarıp sarmalayıp yazıya, fotoğrafa dökünce okumadan edemezsiniz. Aydınlar Ocağı’nın 25. Şûrası geçen yıl Trabzon’da yapılmıştı. Edoğan Aslıyüce de bu şûraya katılmak üzere yola revan olmuş. Onun yolculuğunu izlemeden önce, biz Aydınlar Ocağından bir çift söz edelim: Aydınlar Ocağı, millî kültür ve bilinci geliştirerek, Türk Milliyetçiliği fikrini yaymak; millî bünyemizi sarsan fikir bunalımı ve kavramlar anarşisi ile mücadele ederek, millî varlığımızı oluşturan unsurları yaşatıp kuvvetlendirmek amacıyla kurulmuş bir sivil toplum örgütü. Yurdun birçok yerinde şubeleri bulunmaktadır. Bundan evvelki Şûra’yı Adıyaman’da yapmış, bölgeye ilişkin gözlemlerin ışığında düşünceler üretilmiş, problemlere çözümler önerilmişti. Erdoğan Aslıyüce’nin, İstanbul’dan Trabzon’a yolculuğu, Küçük Ayasofya’daki Hoca Ahmet Yesevî Vakfı’ndan başlıyor. Edirnekapı’dan hareket eden otobüs, Üsküdar ve Kozyatağı’nda da katılımcıları da alarak yola çıkıyor. Amasya toprağı, Merzifon, Samsun toprağı, Ordu, Piraziz, Görele, Vakfıkebir, Trabzon... Buralardan Erdoğan Aslıyüce ile kuru kuruya geçemezsiniz. Sözü alır, yerine getirir ve örneğin; Merzifon’un yamacındaki dağda yazılı olan “Önce Vatan” sloganından, burasının bir Hun kenti olduğundan, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’dan, Havza kaplıcalarından, Ordu’nun eski adının Canık-ı Bayramlu, Piraziz’in Abdal, Bulancak’ın Niyabet-i Kesbil olduğunu size anlatır. İşte bir anekdot. İstediğiniz payı çıkarabilirsiniz. Erdoğan Aslıyüce yazıyor ki: “Darıca ve Kavaklı beldelerini geçip Ahanda Deresi’ne ulaşınca, kulaklarımda yankılanan ses durmadan tekrarlanıyordu: ‘Vurun kızlar gavurun ne canı var!...’ Ne ola ki bu nara da neyin nesi diye düşüncemi zorlarken, karşımda, güven veren, hayatımda hiç görmediğim ve tanımadığım Türk anasının silueti belirdi.” Erdoğan Aslıyüce bu kadınla sohbeti koyulaştırır ve bu “nara”nın aslını öğrenir. Karadenizli analarımız, bacılarımız “Ey Müslümanlar gavur Urus köyümüzü bastı!” haberini duyar duymaz, bu narayı atarak, bir aslan, kaplan gibi düşmanın üzerine saldırmışlar: “Vurun kızlar, gavurun ne canı var!...” Trabzon Aydınlar Ocağının ev sahipliğinde yapılan şûra, 21 Mart 2004 günü başlamış. İlk oturumda, Genel Başkan Prof. Dr. Mustafa Erkal’ın açılış konuşmasının ardından Prof. Dr. Enis Öksüz, Prof. Dr. Abdullah Korkmaz, Dr. Zülfikâr Özkan, Yard. Doç. Dr. Kazım Yıldırım, Ergun Tuatay, Prof. Dr. Nefi Demirci, Doç. Dr. Selâmi Kuran konuşmuşlar. İkinci oturumun konuşmacıları arasında, Doç. Dr. Mimar Türkkahraman, Vet. Hk. Muhittin Köksal, Doç. Dr. Ahmet Çolak, Prof. Dr. Recep Bircan, Recep Sabit, Prof. Dr. Yaşar Nuri Şahin, Halit Moralıoğlu, Dr. Ahmet İnan, Necdet Tozlu, Prof. Dr. Zeki Arslantürk, Dr. Fikret Yıkılmaz, Ahmet Arslan, Doç. Dr. Hüseyin Kalkan, Dr. Muhsin Kadıoğlu, Dr. Ali Sırtlı bulunmakta. Konuşmalardan notlar alan ve kitabına ekleyen Erdoğan Aslıyüce de bir konuşma yapmış. Çağlar ötesinden günümüze, Pontus ve Rum sözcüklerine açıklık getirmiş. Trabzon İmparatorluğu olmadığını, olsa olsa bir tekfurluktan söz edilebileceğini belirtmiş. Aslıyüce, Bizans yalanını gün ışığına çıkarırken değişik bir konu üzerinde de durmuş: Lâle Devri diye bir devrin olmadığını, devleti hor görmek, aşağılamak amacıyla uydurulmuş bir safsata olduğunu öne sürmüş. İstanbul’dan Trabzon’a kitabının V. Bölümü’nde son oturum notlarına yer verilmiş. Bu oturumda, ağırlıklı olarak Kıbrıs sorunu üzerinde durulduğunu öğreniyoruz. Konuşmacılar arasında, Hüseyin Mümtaz, Em. Org. Necati Özgen ve KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş bulunmakta. Kitap’ın Altıncı, Yedinci ve Sekizinci bölümleri, her Trabzonlunun bilmesi gereken bilgiler manzumesi, Erdoğan Aslıyüce, tarihi ve ansiklopedik bilgileri günümüzle kaynaştırmış, onlarca yeri gezmiş, fotoğraflamış, onlarca kişiyle yüz yüze konuşmuş ve bir yarenlik üslubu içerisinde, yediden yetmişe herkesin okuyabileceği, anlayabileceği şekilde titiz bir Trabzon Belgeseli’ni hazırlamış. Üç günlük Şûra’nın sonuç bildirgesi, Kitabın sonunda yer alıyor. Bu bildirge, ülkemizin siyasetine, ekonomisine, çalışma hayatına, eğitimine, öğretimine, kültürüne, diline, AB ilişkilerine, Kıbrıs konusuna, dış politikasına, YÖK tartışmalarına, Karadeniz yöresine ilişkin pek çok soruna ışık tutmaktadır.