Bukowski'yi 2009'du sanırım, şimdilerde hiç görüşmediğim birinin bir gece "en sevdiğin yazar kim?" diye sorması sonucu tanıdım.
En sevdiğim bir yazar yoktu. Hatta çok az yada hiç kitap okurdum. Bir şey söyleyemedim.
Kendisinin ki Bukowski'ydi. Hemen gitti, başka bir odadan, sayfaları sapsarı olmuş, "büyük zen düğünü" kitabını getirdi. O akşam içki faslı bittikten sonra yatakta okumaya başladım. Muazzamdı. Bu adam ne yazmışsa okumalıyım dedim. Bir iki yıl içinde ne yazmışsa okudum. Bazılarını birkaç defa okudum. Filmlerini, belgesellerini izledim.
Ardından o ne tavsiye etmişse; Fante, Celine, Hemingway, Hamsun, Dostoyevski, McCullers, Henry Miller... sırayla hepsini okudum. Küçük bir kitaplığım oldu. Okul bitti, hala okuyorum... Artık başkalarını da okuyorum ama tekrar Bukowksi'yi anlatan bir şeyler okumak çok hoşuma gitti. Üstelik çizimler çok güzel, cümleler Bukowski'nin.
Sevenlerine öneririm.
Charles Bukowski 'nin yaşam mentalitesi, alkol, kadınlar ve at yarışlarını benimsemesinin tarihsel yolculuğuna tanık oluyoruz. Yazarı seviyorsan, mutlaka göz atman gerekiyor."
