İnsanoğlunun koşulların esiri olmadığı ve o koşulların takdiriilahi, değişmez ya da insan müdahalesinden muaf olmadığı fikri, bütün zamanların en radikal keşiflerinden biriydi!
Bütün toplumlarda ve kendisinin yaşadığı çağ da dahil olmak üzere bütün çağlar boyunca insanlığın onda dokuzu yokluk ve yoksulluk içinde yaşayıp sürünmeye mahkum olmuştu. Açlıktan ölmediğinde ise açlıktan ölmekten korkarak yaşamıştı. Kıtlık dönemleri olduğu gibi bolluk dönemleri de olmuştu elbette. Yeryüzünde daha zengin ya da daha fakir bölgeler her zaman olmuştu. Ama genel yaşam standardı hiçbir zaman asgari geçim düzeyinin üstüne çıkamamıştı.
Alfred Marshall, modern ekonomiyi eski Yunancada "araç" anlamına gelen "organan" sözcüğüyle tanımlamıştı. Yani ekonomi bir gerçekler bütünü değil, o gerçekleri bulmaya yarayan bir "keşif" aracıydı. Bu, gelişimi hiçbir zaman tamamlanmayacak, sürekli uyarlanıp yenilenerek geliştirilebilecek bir aletti. Marshall'ın öğrencisi John Maynard Keynes ise ekonomiyi "zihinsel bir aparat" olarak tanımlamıştı. Tıpkı diğer bilim dalları gibi, ekonomi de modern dünyayı incelemek ve sunduğu imkanları en iyi şekilde değerlendirmek için gerekli bir enstrümandı.
Üreme içgüdüsünün diğer bütün insanı güdüleri ve kabiliyetleri bastırdığını düşünüyordu ve buna mantık yaratıcılık hatta dini inançlar bile dahildi. insan nüfusu her zaman ve her yerde besin kaynaklarından daha hızlı çoğalıyordu.