Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kali

Büyük Sır Üstadı

Hervé M. Abajoli

Büyük Sır Üstadı Gönderileri

Büyük Sır Üstadı kitaplarını, Büyük Sır Üstadı sözleri ve alıntılarını, Büyük Sır Üstadı yazarlarını, Büyük Sır Üstadı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Cehalet & Kötülük
Dünyadaki kötülük neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer aydınlatılmamışsa, iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir. İnsanlar kötüden çok iyidir ve gerçekte sorun bu değildir. Ancak insanlar bir şeyin farkında değillerdir; şu erdem ya da kusur denilen şeyin. En umut kırıcı kusur, her şeyi bildiğini sanan ve böylece kendine öldürme hakkı tanıyan cehalettir. Albert Camus
Sayfa 284Kitabı okudu
KADIN & ERKEK
"Bilirsiniz belki, kadınlar erkeklere nazaran daha çabuk olgunlaşırlar. İstisnalar kaideyi bozmaz dedikten sonra otuzlarına yaklaşmış bir kadının hitabet ve ikna yeteneği kuvvetli olan erkeklere çekildiğini söyleyebilirim. İlişkinin akışı hemen her zaman şöyle gerçekleşir: Anima projeksiyonu alan kadın ilk önce bundan çok hoşlanır. Beğenildiğini ve kendisine değer verildiğini düşünür. Bu durum aynı zamanda animusun güç istencini beslediği için kadın kendini güçlü ve koruma altında hisseder. Bu nedenle kadının gözünde erkek, olduğundan daha değerlidir. Kadın artık erkeğin ışığı altında sıcacık güneşlenmektedir. Oysa aynı anda o da kendi ışığını erkeğe yönlendirmiştir. Çift taraflı bir anima-animus yansıtması içinde bilinçleri körelen çiftler, kendi özgür iradeleri dışında dehşetli ilahların yönetiminde bir tiyatro sahnesinde haz ile desteklenmiş süfli bir oyuna katılırlar. Bu noktada kadın kendi değerini ve özellikle potansiyelini bir süreliğine erkeğe teslim etmiştir. Bu sahte gerçeklikten ilk uyanan kadın olur. Çünkü yansıtma çekildikçe kadın kendi gibi olmaya başlar ve erkeğin bu duruma kızdığını veya onu beğenmediğini anlar. Zaten erkek de onu olduğu gibi değil istediği gibi görüyordur."
Sayfa 257Kitabı okudu
Reklam
İnsan duyguya maruz kalır, sahibi değildir.
Aşkın ilk günlerinde karşı cinse büyük bir hayranlık duyarız. Neden? Çünkü onunla birlikte bütünleşmiş hissederiz. İçimizdeki ulaşılmaz zannettiğimiz tamlığa onun aracılığıyla ulaştığımızı düşünürüz. Oysa hayran olduğumuz kişiyi tanıyor olmamız imkânsızdır. Peki o zaman nasıl oluyor da bu kadar bağlılık hissediyoruz? Çünkü duygu, bireyin bir etkinliği değildir. İnsan duyguya maruz kalır. Aynı anima ve animus arketiplerinin aşktan sorumlu olması ve bizi buna maruz bırakması gibi.
Sayfa 256Kitabı okudu
Aşktan sorumlu olan bizim hayal gücümüzdür, diğer insan değil. Marcel Proust
Sayfa 243Kitabı okudu
Cesaret insanî niteliklerin ilkidir çünkü ondan sonrakileri mümkün kılar.
Sayfa 238Kitabı okudu
KADIN & ERKEK
“Düşünmek genelde bir erkeğin dış tutum özelliğidir. En azından toplumsal bir ön kabul olarak öyledir diyelim. Duygu ise bir kadın için ön kabulüdür. Ama bilinçdışında bunun tam tersi geçerlidir. Dişil anima nedeniyle erkek hisseder ve eril animus yüzünden kadın düşünür. Bu nedenledir ki zorlu hayat şartlarına kadının uyum sağlama yeteneği daha gelişmiştir. Yine bu nedenle erkekler kadınlara nazaran daha fazla intihara meyillidir."
Sayfa 168Kitabı okudu
Reklam
Ahmaklar çağı
Bakın, Budistler bilinçdışı imgeler dünyasını işe yaramaz illüzyonlar olarak tümden reddediyor. Hristiyanlar kutsal kitaplarını psişenin yerine koyuyor. Rasyonel düşünen aydın dediğimiz kişi ise, daha psişenin sadece bilinçten oluşmadığını, bir de ruhsal tarafı olduğunun kabul edecek düzeye dahi gelemedi. Peki bu tek taraflı bakış açısıyla önerdikleri çözüm ne? Budistler Dharma'nın sekiz soylu yolunu takip etmemiz, Hristiyanlar İsa'ya iman etmemiz ve rasyonel modern insan da iyi bir eğitim alarak akıllı olmamız durumunda tüm sorunlarımızı çözebileceğimizi iddia ediyor. O zaman binlerce yıldır neden çözemedik? O kadar yıldır uygulamakta olduğumuz ahlaki, entelektüel ve inançsal tavırlarımızın bir çözüm üretemediği ortada değil mi? Bilim tapınağının en itibarlı üstadı Albert Einstein ne demişti? “Aynı şeyleri yapıp her seferinde farklı sonuçlar beklemek ahmaklıktır." Ortaçağ'a budalalar çağı derlerdi. İnanın artık ahmaklar çağında yaşıyoruz!
Sayfa 128Kitabı okudu
Sahipleneni az diye hakikate hürmet etmekten vaz mı geçeceğiz? Dücane Cündioğlu
Sayfa 116Kitabı okudu
Popülizm ve Arketipler
Popülist liderlerin yönettiği ülkelerdeki nüfus 20 yıl öncesinde 23 milyon iken şimdi 2,8 milyar. Büyük, küçük, güçlü, zayıf demeden her devletin başında ya popülist bir lider var ya da yakında olacak. Neden? Çünkü popülizm büyük koyun sürülerini etkilemenin en kolay ve en ucuz yolu. Milliyetçi damara bas, din hassasiyetleri üzerinden konuş, cinselliği kurcala, toplum tabanında hikâyeni satacak milyonlarca müşteri bulursun. Tekrar sorayım. Neden? Çünkü doğrudan bir arketipi harekete geçiriyorsun! Üstelik sürüdeki hiç kimse iç dünyasının bilincinde değil. İnsancıklar bilinçdışının bilinç üzerindeki yönlendirici etkisinin ne kadar güçlü olduğunu dahi bilmiyorlar ki başlarına geleni anlasınlar. Üstelik üstün egemenler bunu yaparken eskisi kadar amatör de değiller. İletişim araçlarının farklılaşması, yayılması, her an ulaşılabilir olması işlerini epey kolaylaştırdı. Noam Chomsky'nin Rızanın İmalatı kitabını okuyun, başka bir ispata ihtiyaç duymazsınız
Persona
İnsan doğduğu anda yabancı bir dünyaya atılmıştır, yalnızdır. Uyum sağlamak zorundadır ve bu zorunluluk onu gerçek kozmik köklerinden koparır. Dış dünyada hayatta kalabilmek için güçlü ve etkili bir ego geliştirmesi gerekir. Bu da yetmez, hayatta kalmayı becerebilmek için bir maske edinmek zorundadır. Mesela Analitik Psikoloji buna antik Yunan tiyatrosundan esinlenerek sosyal maske anlamında persona adını vermiştir. Persona ile gölge arasında sıkışmış insanın, doğmadan önceki -karşıtların çatışmadığı- dengeli hâline dönebilmesi için önce personası ile özdeşleşmekten kaçınabilmesi ve ardından karanlık tarafı olan gölge ile yüzleşebilmesi gerekir.
42 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.