Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

istanbuli

istanbuli
@istanbuli
134 okur puanı
Ekim 2020 tarihinde katıldı
Bakış açısı:⁠-⁠)
Rahattan nefret ederim; mülkiyet rahata teşvik eder ve insan güvenlik içinde uykuya dalar; uyanık yaşadığımı ileri sürecek kadar yaşamayı çok seviyorum ve kendi zenginliklerim içinde, yaşamı coşturmamı ya da en azından kamçılamamı sağlayan bu eğreti durum duygusunu sürdürüyorum böylece. Tehlikeyi sevdiğimi söyleyemem, fakat raslantılara bağlı yaşamı seviyorum ve bu yaşamın beni, bütün cesaretimi, bütün mutluluğumu ve bütün sağlığımı ortaya koymaya zorlamasını istiyorum her an.
Reklam
Eğer bu mutluluk idiyse, biliyorum, tıpkı akan suyun boşuna bir çabayla avuçlarda tutulmak istenişi gibi yakalamak istedim bu mutluluğu o anlarda; fakat daha şimdiden, mutluluğun yanında, aşkımı renklendiren, ama sonbahar gibi renklendiren mutluluktan başka bir şeyin bulunduğunu hissediyordum.
Mutluluğun anısı kadar mutluluğu engelleyen başka bir şey yoktur. Ne yazık!

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Anılar ya da pişmanlıklar, umut ya da istek, gelecek ve geçmiş suskunluk içindeydiler; bu anın getirip götürdüklerinden başka birşey değildi yaşam.
Yazısı silinerek üzerine başka yazı yazılmış parşömen kâğıdına benzetiyordum kendimi; aynı kâğıt üzerinde, yeni yazılar altından çok daha değerli bir metni keşfeden bilginin sevincini tadıyordum. Neydi bu gizlenmiş metin? Okumak için, her şeyden önce son günlerde yazılmış metinleri silmek gerekmiyor muydu?
Reklam
Öğrenilmesi gereken buydu işte.
Kendimi bir başkası olarak keşfediyordum ve ne sevinçli ki, ben bütün bunların dışında vardım. Bir uzman olarak aptal görünüyordum kendime. Bir insan olarak acaba tanıyor muydum kendimi? Yalnızca yeni doğmuştum ve kim olarak doğduğumu bilemiyordum henüz. Öğrenilmesi gereken buydu işte.
Huzur
Burası gölge ve ışık dolu bir yerdi; sakin ve sanki zaman ötesinde gibiydi; sessizlik ve hışırtılarla dopdolu, akarak hurma ağaçlarını sulayan ve ağaçtan ağaca uzanan suyun hafif şırıltısı, kumruların belli belirsiz çağrışları, bir çocuğun çaldığı kavalın sesi.
Yalnız olduğumu unutmuş, hiçbir şey beklemiyordum, saatin bile farkında değildim. O güne kadar çok düşündüğüm için az hissetmişim gibi geliyordu bana; öyle ki sonunda şaşkınlığa düştüm; Duygum bir düşünce kadar güçlü oluyordu.
Gerçekleşmemiş istekler mezarlığı gibi içim. Gerçekleşmeden ölen isteklerin mezartaşları var içimde. Ne zaman kendi içimde yürüyüşe çıksam ayaklarım bu mezartaşlarına takılıyor, tökezliyorum. Bunaltıyor bu beni.
Varolabilmek için kutsal bir şeylere gereksinimi olan insanlardandı o.
Çektiği acılar, inançlarının üzerinde en küçük bir çizik bile oluşturmuyordu. Çektiği acılardan dolayı inançlarından vazgeçmesi olanaksızdı, kişiliği bu inançlarla bütünleşmişti. İnançlarından vazgeçmek, kendinden vazgeçmek, yok olmak anlamına gelecekti. Varolabilmek için kutsal bir şeylere gereksinimi olan insanlardandı o. Kendi kişiliğiyle bütünleştirebileceği bir inanç, uğrunda acı çekeceği bir ideal olmadığı zaman kendini değersiz, amaçsız ve güçsüz buluyor, kendinden neredeyse iğreniyordu. Yaşayabilmesi için bir kutsallığın kölesi olması, hem de onun uğrunda acı çekmesi gerekiyordu. İçindeki yaşam isteğini harekete getirecek, onu ortaya çıkaracak iradesi ve gücü yoktu. Fünyesi olmayan bir bomba gibiydi; inançları onun fünyesi oluyor, tembelliğini parçalayarak derinlere saklanmış olan gücünü ortaya çıkarıyordu.
1.205 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.