Bediüzzaman Said Nursî'ye göre, günah kalbe işleyip onu siyahlandırarak, iman nurunu çıkarıncaya kadar kalbi katılaştırmaktadır. Her bir günah içinde küfre gidecek bir yol vardır.
Müslüman kitlenin dünyevîleşme problemi ile karşı karşıya kalmasının altında yatan en önemli nedenlerden birisi de dinin dünya hayatından ayrı olarak düşünülmemesi, din-dünya ayrımına gidilmesidir.
Abdest alırken bile suyu israf etmemeyi emreden Peygamberin ümmeti olan bizlerin yerken, içerken yaptığı israfın haddi hesabı yok. Bir tarafta çöplerden bir parça ekmek bulabilmek için uğraşan, çöplerden bulduğu yiyeceklerle hayatta kalma mücadelesi verenler ya da yokluk yüzünden intihara kalkışan, cinnet geçiren kişiler, parasızlıktan tedavi olamayıp ölümü bekleyen hastalar varken diğer tarafta tam bir israf ve sefahat, lüks içerisinde yaşayan insanlar görülüyor.
Helal dairesi keyfe kâfidir, harama girmeye lüzum yoktur, ilkesini hayat düsturu edinmek ve bu doğrultuda hayatını yaşama gayreti içinde olmak, yaşadığımız dünyanın sorunlarıyla baş etmede, dünyevîleşmeden uzaklaşmada önemli bir yapı taşıdır.