Selamlar! Bugün dram türünde bir romanlayım. Akıcı, belirli mesajlar içeren bir kitap. Özellikle ana fikrini çok beğendim.
Barbaros Derin, dört kişilik ailesiyle tipik bir aile babasıydı: başını işinden gücünden kaldırmaz, çocukları maddi sıkıntı çekmesin diye uğraşırdı. Ama tabii abartıyordu doğrusu, artık ilgisizlik sınırını aşıyordu. Asil, babasını defalarca kez uyarmıştı ve annesi Mehpare’yi teselli etmeye çalışıyordu. Barbaros Bey de bu sırada Kuzgun Holding’te başarısına başarı katıyordu. Ama bu başarıdan rahatsızsızlık duyan biri vardı: Selim Kuzgun Selim, holding sahibinin oğluydu. Eh, bu zamana kadar hep babasının başarısının altına saklanmıştı ve şimdi de Barbaros gelip tüm odağı kendine çekiyordu. Ne hakla? Gözüne hırs bürünüyor, bir şeyler yapması gerekiyordu. İşte kitabın serüveni tam da burada başlıyor. Karakterlerin geçmişleri, birbirlerine bağlantıları hepsi meydana çıkıyor. Karanlık işlere de karışmaları, ortalığı birbirine katıyor.
Selim’in o acımasız, hırslı görüntüsünün altında yatan korkak, sevgiye muhtaç adamı görmeniz çok da uzun sürmez kendimce. Asil ile ortak yönleri epey fazlaydı. Aşk hayatları, çocuklukları hep aynı hislerle geçmiş… Bazen öyle durumlar yaşarız ki burnumuzun ucundaki çözümü görmeyiz de gider en uzakta ararız çareyi. Bu kitap tam olarak bunu hissettirdi bana Yer yer de yazar bizi şaşırtmayı, sinirlendirmeyi başarmış. Hem kısa bir roman olmasından hem de kaleminin hiç sıkmamasından bir oturuşta bitirdim. Akıcı, sürükleyici bir eser arıyorsanız yazarın kalemiyle tanışmanızı öneririm🩵