Tüketilebilecek her şeyi tüketmiş insanlığın daha yeni, daha trend(!) tüketim malzemeleri ararken geldiği son noktayı dehşete düşerek okudum. Harika bir karamizahtı, Doğu’nun ilkel, barbar adetlerini küçümseyen ancak bir yandan da cezbedici bulan, talep eden çağdaş Batı’ya karşı yapılmış harika bir eleştiriydi. Çünkü bu metin her ne kadar kurgu olsa da benzerini yaşayanlar, yaşamak isteyenler oldu, olmaya da devam ediyor.
Oyunun ortaya çıkış hikayesi şöyle ki;
Güngör Dilmen Amerika’da üniversitenin bir yemeğindeyken masada yerel lezzetlerden konu açılır ve Güngör Dilmen Türk yemeklerinden bahseder. Ardından başka bir öğrenci de Hong Kong’da canlı canlı yavru maymun beyni yenen restoranların varlığından bahseder ve Güngör Dilmen şok olur, dehşete düşer. O kadar etkilenir ki bu absürd tiyatro metnini yazar ve tez olarak verir.
Oyunun konusuna gelecek olursak; Amerikalı zengin bir çift, dönüşte çevrelerine anlatabilecekleri bol malzemeye sahip egzotik bir balayına çıkar. Bir gün canlı maymun lokantalarından birine maymun beyni yemeye giderler. Çift için yakalanan maymun kaçar ve olaylar gelişir.
Bayılarak okudum ve kesinlikle okumanızı önerdiğim bir kitap oldu. Ke-sin-lik-le.