“ Romancı kuşkuculuğun dostu ve müttefikidir: Uç noktada bir kuşkucu, bir güvensizdir. Buna karşılık öykücü, göreceli bilgisizlikle göreceli bilgi arasında kısa süreli ama mecburi bir gidiş geliş izler.”
“ Okur, etrafını saran, onu seven ve zamanını onunla paylaşmak isteyen insanları, akrabalarını, dostlarını, onu ilgilendiren ve dostu olabilecek tanıdıklarını az çok suçluluk duygusuyla gözlemler, dostlarını başarın isteklerini, davetlerini, cömertçe yaptıkları sohbet ve birlikte vakit geçirme tekliflerini dinler, onlara sessizce ya da çok açık bir biçimde teşekkür eder ve sessizce ya da çok açık bir biçimde onlara Bartleby’nin sözünü söyler: ‘ Yapmamayı tercih ederim.’ Eve gitmeyi, halk kütüphanesine gitmeyi, parktaki banka gitmeyi ya da kafedeki sandalyeye gitmeyi tercih ederim, der okur sürekli olarak önündeki mutluluk saatlerinde kendisini bekleyen kitabın düşünerek.”
“ Dikkatimizi ve bilincimizi, onları daha iyi yerlere götürecek birinin ellerine bırakmak için okuyoruz; dünyayı tanımanın çok özel bir biçimi olan edebi kurgu tarafından ele geçirilmek için okuyoruz.”