Mehmet: Ben... Bak şairin de dediği gibi sana gül bahçesi vaad etmedim. Yani ne bileyim, burası, bu insanlar... Yurdanur, bana gerçeği söyle. Mutlu musun?
Yurdanur: Mutluluk ne? Gördüğümüz filmlerdeki gibi ağaçların arasında kovalamaca oynamak mı? Bu mu mutluluk dediğin? Hayatımda ilk defa bir işe yaramayı, bir şeyleri yönlendirmeyi, yoluna koymayı öğreniyorum. Mutluyum ben. Sen varsın çünkü. Sen şu kapıdan giriverince her şey bitiyor işte. Saray oluyor tek göz oda. Neden bunu düşündün? Aksini mi bekledin benden, olmayacak mı sandın, başaramayacak mıyız? Yapacağız Mehmet. Bak nasıl güzelleşecek her şey göreceksin.
Merhaba sevgili okur,
Çemberimde Gül Oya, arkadaşımın okulda unuttuğu kitaplarının arasından görüp kapağı ve ismi ile ilgimi çeken bir kitap oldu. Yazarını da daha önce hiç duymamıştım. Kısacık olması sebebiyle hemen okumak istedim. Ve bir günde de bitirdim.
•
Kitap 13 tane kısa öyküden oluşuyor. Çoğunluğu yetmiş ve seksenli yıllarda geçen kısa kısa öyküler bir solukta okunacak türdendi. Çok sevdiğimi söyleyemeyeceğim ama okuduğum için memnunum.
Bazı nasihatlarım olacak: Geçici itibar peşinde olmayacaksın. Yalana boyun eğmeyeceksin. Gurura kapılmayacaksın. Yalanın peşinde koşanlara gülmeyeceksin; küçük görmeyeceksin ama, terk edeceksin onları. Hırsları, gururları, makamları, arzularıyla yalnız bırakacaksın. Ve dua edeceksin. Hem senin için, hem onlar için. İşte senin efsanen de bu. Çok çalışıp dem vaktini bekleyeceksin. “Hemen” demeyeceksin. “Nasip” diyeceksin. Anlık ihtiraslarına, asırların devridaimi ile yıkayacaksın. Hayal kurup, yüce kurguya ittiba etmiş küçük kurgular oluşturacaksın. Sabırla çalış. Hedef uzakta değildir.