Cengiz Dağcı

Abdulvahap Kara

Cengiz Dağcı Hakkında

Cengiz Dağcı konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
8.8/10
5 Kişi
17
Okunma
5
Beğeni
1.675
Görüntülenme

Hakkında

Kampta durum günden güne kötüleşiyordu. Esirlere bir hafta boyunca yiyecek hiçbir şey verilmedi. Her gün yüzden fazla esir açlık, susuzluk ve hastalıklardan ölüyordu. Bir sabah meydanın köşesindeki hoparlörden yemek verileceği ilan edildi. Ayrıca yemek dağıtımı esnasında intizam bozulduğu takdirde ateş açılacağı da ikaz edildi. Kuyruğa giren esirler, sıraları geldikçe, mutfaktan verilen elli gram ekmek ve yarım litre çorbayı alıyordu. Çorbaları, konserve kutularına, kutuları olmayanlar ise şapkalanna doldurtuyorlardı. Çorbasını ve ekmeğini alan esirler, arkadaşlarına sırtını dönerek adeta bir günah işliyormuşçasına gizli gizli yiyorlardı. Biz Beraber Geçtik Bu Yolu romanından, konserve kutularının esirlerin en değerli eşyalann-dan biri olduğunu anlıyoruz. Esirler bin bir güçlükle temin ettikleri kutularını yanlarından hiçbir zaman ayırmıyorlardı. Bunun için konserve kutusuna açtıkları iki delikten geçirdikleri iple gündüzleri kemerlerine bağlıyorlar, gece ise başlarının altında korumaya alıyorlardı. Çorba, yeşil renkli bir sıvı, ekmek de taşlı, samanlı ve tuğla gibi sertti. Ama günlerce ağzına hiçbir şey koymamış olan Dağcıya bu ekmekler, o güne değin yedikleri ekmeklerin içindeki en lezzetlisi gibi geliyordu. Esirler bazen bir Alman askerinin attığı yanık sigara izmariti için kavga ediyorlardı. Bu durum bazı nöbetçi askerlerin eğlencesi haline gelmişti. Çünkü, esirler atılan sigarayı kapmak için vahşi hayvanlar gibi atılıyor, korkunç sesler ve iniltiler çıkararak birbirleriyle boğuşuyorlardı. Esirler böyle didişirken, nöbetçi askerler eğleniyorlar ve hatta bir kaçına sopa vurmaktan da geri durmuyorlardı. Kirovograd esir kampında geçen her ay bir asra bedeldi. Burada yenen bir lokma ekmek, o kadar değerliydi ki, neredeyse, dört başı mamur bayram sofrasına eşitti. Kamptaki eziyet ve sıkıntı onu o kadar sarsmıştı ki, hayata bakışını dramatik bir biçimde değiştirmişti. 0 artık kentlerin insanlar için inşa edildiğine inanmıyor, insanların da Tanrı tarafından yaratılmış olduklarından şüphe ediyordu. Kirovograd'da yalnız insanlar değil, güneşin ışığı, gecelerin karanlığı, yağan yağmur ve hatta kar bile bir başkaydı.
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 50 dk.Sayfa Sayısı: 135Basım Tarihi: 2012Yayınevi: IQ Kültür Sanat Yayıncılık
ISBN: 9789752553422Ülke: TürkiyeDil: Türkçe
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 53.3
Erkek% 46.7
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Abdulvahap Kara
Abdulvahap KaraYazar · 1 kitap
19 Kasım 1961’de İstanbul’da doğan Abdulvahap Kara, Gazipaşa İlkokulu, Abdülhak Hamit Ortaokulu, Yeşilköy Ticaret Lisesi, 1982’de Boğaziçi Üniversitesi Elektronik Yüksek Teknisyenliği’nden mezun oldu. 1982-1985 Yeşilköy Atatürk Havalimanı DHMİ Elektronik Bölümünde görev yapan Kara, 1986 yılında İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih bölümünü bitirdi. 1987-1988 arasında Osmanlı Devlet Arşivlerinde görev yaptıktan sonra, Almanya’nın Münih şehrinde bulunan Hürriyet Radyosu’nda 1988-1995 yıllarında Kazak Türkçesi yayınlarda editör olarak çalıştı. 1997’de Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Kazakistan’da 1986 Almatı Olaylarının İçyüzü ve Etkileri başlıklı teziyle yüksek lisans eğitimini ve 2002’de de doktorasını tamamladı. Doktora tezi aynı yıl Türkistan Ateşi Mustafa Çokay’ın Hayatı ve Mücadelesi adıyla yayınlandı. Kasım 2006’da doçent olan Kara’nın Gamalı Haç ile Kızılyıldız Arasındaki Yazar Cengiz Dağcı (İstanbul, 2006), Kazakistan’ın Yeniden Doğuşu 1986 Aralık Olayları (İstanbul, 2006),Türk İşadamları ve Yatırımcıları için Kazakistan Rehberi (İstanbul, 2008), Özgürlüğün Sönmez Ruhu Nurgocay Batur’un Osman Batur Hakkındaki Hatıraları (Astana, 2009), Avrasya’nın Yükselen Yıldızı Kazakistan (Doç. Dr. Okan Yeşilot ile birlikte, İstanbul, 2011), Turgut Özal ve Türk Dünyası Türkiye – Türk Cumhuriyetleri İlişkileri 1983-1993, (İstanbul, 2012) telif veEski Devirlerden Günümüze Kazakistan ve Kazaklar (2007), Prof. Dr. Nemat Kelimbetov'un Türk Dünyasının Ortak Edebi Eserleri (2010), Hasetlik (2011), Yaşlılık (2011) ve Oğluma Mektuplar (2011) çeviri kitapları ile Türkiye ve Kazakistan’da yayınlanmış çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Kara’nın aldığı ödüller: Türkiye Yazarlar Birliği Biyografi Ödülü (2002), Almatı Valiliği Şeref Ödülü (2007), Kazakistan Cumhurbaşkanlığı Astana Şehri 10. Yılı Madalyası (2008), Kazakistan Kültür ve Enformasyon Bakanlığı Dil Komitesi’nin “Kazak Türkçesine Hizmet” Madalyası (2008), TÜRKSOY Şair Kasım Amancolov’un 100. Yılı Madalyası (2011), Kazakistan Eğitim ve Bilim Bakanlığı Kazakistan Bilimine Hizmet Madalyası (2011), Kazakistan Ankara Büyükelçiliği Kazakistan - Türkiye İlişkilerine Hizmet Madalyası (2011). Kazakistan’ın Jas Kazak Üni Gazetesi tarafından 2010 yılında “Diyasporada Yılın Adamı” seçildi.