Çengiz Han kitaplarını, Çengiz Han sözleri ve alıntılarını, Çengiz Han yazarlarını, Çengiz Han yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kendisi de Otrar’dan Buhara ile Semerkant'ın arasına hareket etti ki geldiği yola Han yolu denir. Buhara’yı aldığında atı ile beraber Ulu Cami'ye girdi. Minbere çıkıp bir de nutuk söyledi. Burada söyledikleri Şemsi Kâşânî’de nakledilmiştir. "Siz ahlaksız insanlarsınız. Sizin sözünüze inanılmaz. Halbuki sizin Peygamberiniz ne doğru şeyler söylemiş. Siz onu tutmuyorsunuz.” Burada alimlere atını tutturmuş, yem verdirmiştir.
Bazı çağdaş Müslüman âlimler bunu pek mümkün gömüyorlar: Zira, İslâm halifesinin bir Müslüman hükümdara, Harezmşah’a karşı şamanî Çengiz’le işbirliği yapmasının imkansız olduğunu söylerler. Gerçi îbn Esîr ve diğerleri bu mevzuda susmuşlardır. Ancak bu husus Mîrhond da açıktır. Aleaddin Harezmşah Çengiz kadar ihtiraslı ve cihangir olmak davasında idi. Kendisi imzalarını ”İskender i sâni" olarak yazıyor du. Çengiz ona bir mektubunda herhalde kasıtlı olarak "oğlum” diye hatip etmiş, onu kendisinden daha aşağıda gördüğünü belli etmişti.
Yani Tangut ülkesini elde etmek Çengiz için çok mühim bir işti. Bunu tamamlamakta da epeyce zahmet çekti. Çengiz’in Tangut'ları ve Chin yahut Kin'leri elde etmeyi, bu devletleri yok etneyi niçin temel gaye edindiği dikkate değerdir. Çengiz acaba bu seferinden önce bir gün Batı Türkistan’ı alacağını, şarkî Avrupa'ya yayılacağını tasavvur etmişmi idi? Kanaatime göre bütün bunlar Çengiz’in kafasında vardı. Kendisi büyük bir devlet kuracağını biliyordu ve bunun şuurunda idi. Bunun içindir ki, hadiseler onu değil., o hadiseleri sürükledi. Kafasında büyük bir devlet taslağı vardı ve bu ona, gelenek olarak ecdadından miras kalmıştı. Çengiz herhalde Oğuzname’ yi pek iyi bilmiştir. Zira bir dünya devleti kurmak için Önce Çin ve Tangut'u almanın, Ortaasya’ya sahip olmanın, nihayet Hazar denizini güneyden kuzeye geçmenin şart olduğunu düşünmüş; bunları yerine getirmiştir. Bu üç unsur, Çin, Ortaasya ve Hazar olmadan Çihan hâkimiyeti olmayacaktı. Onun düşüncesi bu idi.
İbn Nedim, Fihristinde der ki "Türklerin yazıları yoktur. Fakat tahta üzerine işaretler yapıyorlar" İbn Nedim, şu halde Göktürk alfabesini yazı olarak kabul etmeyip onu tahta üzerine, yapılan işaretler olarak kabul ediyor. Bu kerime, oyun yazı, Çang -Çun’un dediğinin aynıdır. Çinliler de Göktürk yazısını yazı olarak kabul etmemiş oluyorlar. Zira bu köşeli olup, daha ziyade kazıyıp yazmaya müsaitti. Buna karşılık Uygur yazısı Arap yazısı gibi bitişikti. Bu itibarla Uygur alfabesi yazı sayılmış, Göktürk alfabesi yazı sayılmamış, Türkler yazıdan, alfabeden mahrum bir kavim gibi yazılı kaynaklara geçmiştir.
Altaylardan beri Naymanları takip eden Çengiz Küçlük’ün bu davranışına karşı İslamın hâmisi oldu. Bu itibarla Küçlük’ü takip eden Çengizli birlikleri bu Müslümanlardan büyük destek gördüler ve Küçlük'ün askerleri halk tarafından öldürüldü. Kendisi de Pamir dağlarında Sarıkul'da öldürüldü. Çengiz daha sonra camileri tamir ettirmiş, Müslümanların ibadetlerini yapmalarına değil izin vermek, hatta onları buna zorlamıştır. “Madem dininiz bunu emretmiş, yapmanız lâzım" diye namaz bile kıldırtmıştır. Cengiz’in Harezmşahlarla savaşı sırasında Ortasya'ya gelen Çang-çun, Çengiz'in subaylarının zorla namaz kıldırdığını söyler.
Sayfa 53 - Küçlük, mutaasıp Hıristiyanmış ve Müslümanları öldürtüyormuş.
Camuka’nın maiyeti dağılmıştı. Nihayet Selenga başlarındaki savaşta Camuka esir alındı. Ona "Çengiz şimdi sana ne yapacak'” diye sorduklarında, "Ben onu yakalasaydım ne yapacaksam, onu” diyor. Çengiz bu kahraman eski dostunun arzusunu yerine getirdi. Camuka öldürülmedi, kendisi intihar etti. İki eski "anda" nın bu bir macerası bir destan gibidir.
Tarihte bazen, böyle hadiseler, yani her şeyin biter gibi olduğu, bütün ümidlerin azaldığı zamanların, aslında bir enerji ve kararlılık verdiği, hadiselerin bundan sonra bambaşka yolda geliştiği çok olmuştur.
..siz babamın en yakın dostusunuz. Benim de babam sayılırsınız. Beni azarlayabilirdiniz. Gelip söz söylebilirdiniz. Ama, bunu yapmayıp niye asker yolladınız. Ben gerçi sizden yaşça küçüğüm, ama şerefim vardır. Memleket seninle, benimle ve Altan’la kaimdir. Yurdu nakleden arabanın iki tekerleğinden birisi kırılırsa araba nasıl gider. Yine o arabanın oklarından birisi kırılırsa tek okla nasıl gider. Birleşmek lâzımdır.
"Beni kurtar, dört külüğünü (kahramanını) gönder." Çengiz’in yukarıda bahsedilen dört köpeğinden ayrı dört külüğü, kahramanı vardır. Bunlardan ilki Bövurcu, Arlatlardandır. 2.Celâyir Mukali, 3. Uysunlardan Buravul, 4. Sulduzlardan Cilovun. İşte Çengiz bu dört külüğüne emretmiş, onlar da gidip Tuğrul’u kurtarmışlar, Naymanları dağıtmışlardır. Böylece kendisine ihanet eden eski dostlarına yardım, Çengiz’in en büyük vasıflarından birisidir.