"Bilimsel şekilde düşünen insanlar sayesinde dünyamızla ilgili bilgilerimizi ilerlettik. Mücadelemiz olabildiğince çok anlamak içindir ve dogmalarla sınırlandırılmamış bir merak duygusu bizim bu yolda ihtiyacımız olan şeydir."
Dev gezegenin çevresinde dönerken görünüp kayboldukça Galileo bu uyduları görebiliyordu. Bu keşiften önce durağan dünya , Ayın sabit yörüngesini açıklayabilmek için tek ve en açık yolmuş gibi görünüyordu. Jüpiter’in uydularının keşfi, hareketli olmasına karşın çevresinde uydular bulunduğu anlamına geliyordu. Bu, dünyanın da hareket ediyor, hatta merkezindeki başka bir cismin çevresinde yörüngede dönüyor olabileceği inancına katkıda bulundu. Bu olgu ancak sonraları,Newton kütleçekimi ve gök cisimlerinin karşılıklı çekimini Öngören kuramını geliştirdiğinde açıklığınabildi .
Galileo Teleskobu icat etmedi. Teleskop 1608 yılında Hollanda’da Hans Lippershey tarafından icat edildiyse de Hollandalılar onu başkalarını gözetlemek için kullandıklarından, dürbün adını vermişlerdi. Galieo İse bu aletin, evrenin çıplak gözle görülemeyecek gözlemler için potansiyeli olduğunu fark eden ilk kişiler arasındaydı. Hollanda’da icat edilen dürbünü , nesneleri 20’den fazla kez büyütebilen bir teleskop Geliştirerek güncelledi. “Bir yıl içinde bir eğlence oyuncağını bilimsel bir alete dönüştürdü.”
Kimi zaman fikirlerin yanlış olduğu da gösterilebilir. İlk olarak Öklit tarafından ortaya atılmış olup dokuzuncu yüzyılda islam dünyasında El-Kindî tarafından diriltilen ve ışığı gözlerimizden yayıldığını ileri süren betimleme, bunun bir örneğidir. Her ne kadar iranlı matematikçi İbni Sahl ve başkaları, kırılma olayını yanlış bir önermeye dayanmasına karşı doğru açıklamışlarsa da, bilim ve modern bilimsel yöntemlerden önce ileri sürülmüş olan Öklit ve El-Kindî’nin kuramı yanlıştı. Gelecekte kuramlarca özümsenmedi ve terk edildi.