Öncesi ve Sonrasıyla

Çifteler Köy Enstitüsü

İlyas Küçükcan

Çifteler Köy Enstitüsü Gönderileri

Çifteler Köy Enstitüsü kitaplarını, Çifteler Köy Enstitüsü sözleri ve alıntılarını, Çifteler Köy Enstitüsü yazarlarını, Çifteler Köy Enstitüsü yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
480 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Eski Köy Enstitülü yazar İlyas Küçükcan, o dönemin uygulamalı çok işlevsel bu kurumunu alıntılar, anılar, şahsi tecrübeler, yorumlamalar ile derlemiş. Ailemin bir tarafı oradan olduğu için sıkıcı teferruatı göze alarak başlamıştım ama yanılmışım, genel kültür artırıcı kolay okunan bir araştırma olduğunu gördüm. Çifteler, Eskişehir'in
Çifteler Köy Enstitüsü
Çifteler Köy Enstitüsüİlyas Küçükcan · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202210 okunma
Köy Enstitülerine Reşat Şemsettin Sirer eliyle vurulan ilk tırpan CHP'nin 1946-50 döneminde işlemiştir. Bir kısım tutucu halk, kendi çocuklarının Köy Enstitülerinde kızlı erkekli karma öğrenim ve eğitim görmesine henüz ısınamamıştı. Feodal çevreler ve oy kazanmak isteyen politikacılar, halkın bu yadırgama duygusunu sömürmeye başladılar. Enstitüler için olmadık yalan ve iftiralar uyduruluyor, pire deve yapılıyordu. Belli çevreler enstitüleri -kurdun kuzuyu yemeyi aklına koyması gibi- yok etmeyi akıllarına koymuşlardı. Yığınlar uyanıp kendi insanlık haklarına sahip çıkmasın istiyorlardı. İşte bu tarihi yanılgı içinde CHP'nin sağ kanadı ile göbekçi denilen takımı, verilecek ödünlerle halk yığınlarına şirin görünüp o yılların muhalefet partisi Demokrat Parti'ye (DP) karşı, seçimi kazanmak hırsıyla Köy Enstitülerinin özgün yapılarını bozdular.
Reklam
"Çifteler Köy Enstitüsü'nde çok esaslı bir ders öğrendim. O da şudur: Cebir ve şiddete dayanan disiplin ancak, aczin ifadesidir. Kalbi sevgi ve anlayışla dolu olan bir idareci; pürüzsüz bir düzen ve çelikten daha sağlam bir ahenk yaratmanın yolunu bulabilir. Buyurmak; hükmetmek zevki, ancak küçük ruhlu insanlara vergidir. İnsanlar ve mevkiler arasında suni mesafeler yaratmaya ancak seciyesi zayıf gururu kabarık kimseler muhtaçtır."
Tonguç, mesleğe yeni başladığı dönemde, Ethem Nejat gibi hayran olduğu bir eğitimcinin 1914 yıllarında Milli Eğitim müdürü olarak Eskişehir'de gerçekleştirdiği başarılı çalışmaların sonuçlarını sevinçle incelerken, bir gece okula gelen İngiliz işgal subayından yediği tokatın acısını ve onur kırıcılığını da bir türlü unutamamıştır. İşgalciye karşılık vermeye davranan öğrencilerine söylediği "Bağımsızlıklarını yitiren uluslar, böyle tokatlardan kurtulamazlar. Sorun, sokak kavgalarıyla değil, yitirilmiş bağımsızlığı yeniden kazanmakla çözümlenir" sözleriyle de olayın büyümesini önlemiştir.
IV. Murat, Revan seferine giderken 1635 yılında Eskişehir Çifteler'e uğramıştır. 1795 yılında ise Konya yöresinden gelen Kozanlıoğlu Ağa, Sakaryabaşı çevresine yerleşir. O dönemde buraya Çiftlikât-ı Hümayûn (saltanatın çiftlikleri) denilmektedir. Bu arada Erzurum'dan gelerek Sakaryabaşı yakınlarındaki Kumarcı adasına yerleşmiş olan zorba Salih'in oğlu Kumarcı Mustafa da, yörede derebeyi olarak varlığını sürdürür. Bir söylentiye göre, Mısır seferine giden Osmanlı askerlerine iaşe yardımı yapmayınca Padişah II. Mahmut'un emriyle öldürülür, topraklarına da orduya at yerleştirmek amacıyla devletçe el konulur. Köy, bu dönemde Çifteören ya da Çifteevler olarak anılmaya başlar, Sakaryabaşı ve Seydisuyu boyuna süvari kışlaları yapılır, buralarda iyi cins atlar yetiştirilmeye başlanır.
Sayfa 161Kitabı okudu
İsmail Hakkı Tonguç'un, okuma isteğiyle başvurduğu bütün kapıların bir bir yüzüne kapandığı bir süreçte umarsızlıkların açmazıyla dileğini iletmek zorunda kaldığı akrabası olduğu söylenen Osmanlı paşasının onu aşağılar biçimde konuşarak kapı dışarı etmesi üzerine kendi kendine verdiği şu söz, geleceğini belirleyen başçıl kararlılıklarından biri olacaktır: "Görürsün sen parası olmayan okur mu okumaz mı. Senin gibi budalalar yüzünden babalarımız cahil kalıp, yoksul düşmüşler. Ne yapıp edip okumanın bir yolunu bulacağım. Hem de benim gibi zorluk çeken çocukların zorluksuz okumaları için de yaşamımın sonuna kadar mücadele edeceğim."
Reklam
"İ. H. Tonguç'un raporu basit bir gerçeğin görülmesinden başka bir şey değildi: Türkiye'de demokrasinin politik, toplumsal, ekonomik ve kültürel örgütlenmesinin dayanağı olacak "memleketin efendileri" denilenler, yalnızca Türk köylüsü denilip geçilen şey değildir. Bunlar, Türkiye nüfusunun büyük bölümünü oluşturan bir kitledir. Bunlar, Türkiye'nin en içine kapalı ve en az değişmiş kır toplumudur. Demek oluyor ki Türk evriminin baş sorunu, bu yeterince bilinmeyen ve erişilmesi zor olan yarıdan fazlaya ulaşmaktır. Bu kitleyi çağdaş uygarlığın koşullarına uygun düzeye getirmeden siyasal, hukuksal ve sosyal reformlar bir süsten başka bir şey olmayacaktır."
"Mustafa Necati genç bir insandı. Ona göre zamanın gecesi gündüzü yoktu. Bizim Bakanlık'ta iş, akşam tatilinden sonra bütün dairelerin kapıları kapanınca başlardı. Müdürlerin, genel müdürlerin lambaları geç saatlere kadar yanardı. Bu saatlerde bile bakan, daima arkadaşlarının yanında olurdu. Laik eğitim, karma öğretim gibi ileri memleketlerin hâlâ tartışmasını yaptıkları cesur ve ileri hamleler bu mütevazi dairenin insanları tarafından başarılmıştır."