Cihetsiz Sesler Sözleri ve Alıntıları
Cihetsiz Sesler sözleri ve alıntılarını, Cihetsiz Sesler kitap alıntılarını, Cihetsiz Sesler en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Çevremize olan hassasiyetimiz bize de aynen yansıyacaktır.Güzel duygular ve davranışlar aynı güzellikte aksedecektir.
Allah isteseydi gökyüzünde yıldızları yan yana dizer ve herkesin anlayacağı şekilde bir “Lâ ilâhe illallah” yazardı. Bu takdirde de Ebu Cehil gibiler bile mecburen iman etmek zorunda kalırdı.İman ise insanın iradesine bağlanmıştır.Bu durumda irade kalmazdı. Hem de böyle bir imtihan olmazdı.Çünkü sorular sorulmuş;ama çalışanla çalışmayanın ayırt edilmesine fırsat bırakılmadan herkese cevaplar gösterilmiş olurdu.Bazıları da “Siz niçin her hadiseyi bir hikmete bağlıyor, insanların her şeyden ibret alıp hikmet çıkarmasını istiyorsunuz?”diyorlar.Biz de ona Bediüzzaman Hazretleri’nin dediği gibi “Sen şu dünya misafirhanesinde, ibret ve hikmet nazarı ile baksan, hiçbir şeyi, nizamsız, gayesiz ve hikmetsiz görebilir misin? Öyleyse sen nasıl nizamsız ve gayesiz kalabilirsin.”diyoruz. Yapılan pek çok ilmî araştırma, yaratılan her şeyde, mutlaka ilme yeni ufuklar açacak harika incelikler bulup keşfediyor. Yani Cenab-ı Hakk’ın yarattıklarında hiç israf ve tesadüf yok. Bu bakımdan olayların hikmetlerini araştırıp ibret almak çok mühimdir.
HİKMETSİZ BİR İCRAAT MI VAR?
Zelzelenin hikmetleri en çok merak edilen konulardan biridir.Biz bu konuya açıklık getirirken meseleleri mücerred olarak ele alıyoruz. Mesela, “Bela ve musibetler günahlara kefarettir.” dedik.Bununla müşah has olarak “Falanca musibete uğradı, o günahkârdır.”demek istemi yoruz.Çünkü bu, bela ve musibetlerin,binlerce hikmetinden bir hikmetidir.Çünkü bazı bela ve musibetler masumlar üzerine de gelir.Bu bir veli, bir peygamber de olabilir.“Belaların en ağırı peygamberlere gelir.”mealinde bir hadis-i şerif vardır.Peygamberler masumdur.On ların günahı olmaz.Bu durumda onların dereceleri yükselir ve sabırları denenmiş olur.Mesela masum çocuklar da bu afetlerde öle bilir. Zaten: “Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar.” (Enfâl, 25) âyeti de mealen buna işaret etmektedir.Bizim gibi sıradan insanlar için Şura sûresinin otuzuncu âyeti yol göstericidir. “Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptığı (işler) yüzündendir. (Allah, işlediklerinizin) birçoğunu da affeder.”Biz hüsnüzanla memuruz.Bu bakımdan hiç kimseyi suçlamamız söz konusu olamaz.Ama biz,şahsî muhasebemizi yaparken kendimizi, Allah karşısında âciz, fakir, muhtaç ve vazifesini hassasi yetle ve hakkıyla yapamamış bir zavallı, bir günahkâr olarak görebiliriz,görmeliyiz.Araştırınca da pek çok hata ve kusurumuzu da bulabiliriz. Böyle olmak,gurur, kibir ve kendini kurtulmuş görmek gibi tehlikeli durumlardan çok daha iyidir.
Kur’ân-ı Kerim “Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve yerden sizin için çıkardığımız nimetlerin iyilerinden verin. Kendiniz (utandığınızdan ve iğrendiğinizden dolayı) göz yummadan alamayacağınız kötü şeyleri sadaka vermeye kalkmayın. Bilin ki,Allah ganîdir,hamîddir.Şeytan sizi fakirlikle korkutur (fakir düşeceğinizi telkin ederek hayır işlemekten alıkoyar) ve size kötü şeyleri yapmayı emreder.Allah ise size kendi tarafından mağfiret ve lütuf vadediyor. Şüphesiz ki Allah’ın lütfu geniştir ve O, alîmdir.” (Baka ra, 267-268) buyurur.
Taç Mahal’e gidebilmek için sabah erkenden Delhi’den yola çıktık. Yollar Tata marka yerli arabalarla dolu. Tarlalar ve ağaç-lar yemyeşil. Haryana Eyaleti’ne girince polislerin alkol kontrolü ve iyi bir arama yaptıklarını gördük. Meğer bu eyalette alkol yasağı varmış. Eyalet Başkanı, kendisini seçenlerin çoğu kadın olduğu için “Sarhoş kocalar eve gelip hanımlarını dövüyor. Zaten fakirsiniz, erkeklerin bir de içki içip aile saadetini zehir etmeleri-ni istemiyorum.” diyerek böyle bir yasak getirmiş.
Gerçekten hadis-i şerifleri incelediğimiz zaman görürüz ki Peygamber Efendimiz’i andığımız ve hoşnut olacağı güzel bir iş yaptığımız zaman, kendisi haberdar ediliyor. “Her kim benden uzak olduğu hâlde bana salâvat getirirse, melekler onun salâvatını bana getirirler.” buyuran Efendimiz’in (sas) mahiyeti nur ve hüviyeti nuranî olduğu için,dünyada bütün ümmetinin salâvatlarını birden işitir ve kıyamette bütün asfiya-i ümmeti ile bir anda görüşür.
Ruhu,Allah’ı ve ahireti kabul etmeyen bir bilim ve felsefenin bu noktada söyleyeceği hiçbir şey yok.Hâlbuki kâinatta fark ettiğimiz bazı prensipler bize,netice itibariyle merhamet, hikmet,inayet gibi gerçeklerin ışığında İslamiyet’in bahsettiği ebedî hayatın varlığını gösteriyor;aklımıza,kalbimize ve vicdanımıza şu hakikatleri üflüyorlar.
HAYVANLARIN HASSASİYETİ
Kanada’da yapılan bir araştırmada, ineklerin kendilerine iyi dav rananları, kötü davrananlardan ayırt edebilen çok hassas hayvanlar oldukları ortaya çıktı. Quebecli araştırmacılar tarafından yapılan incelemeler, ineklerin, insanları giysilerinin renkleri gibi işaretlerle tanıyabildiklerini ortaya koydu. Araştırmacılar, kötü muamele gördükleri takdirde insanlardan korkan ineklerin, sağılırken,yanlarında ki kişiden korkmaları halinde, süt vermeyebileceklerini, ayrıca, süt veriminin % 9 oranında düşebileceğini kaydettiler.