Fakat bir sorun vardı. Yüzü ekşimişti. Hayalleri yıkılmıştı. Yuttu ve, "Anne bu et değil mi?" diye sordu.
"Patlıcan oğlum, biraz yanmış o kadar."
"Peki ya bu yemek?"
"Sebzeli güveç."
"Güveçdiğim dağlara kar yağdı."
"Çok mu hızlı gidiyorum?" diye sordu bir elinde leblebisi diğer elinde itinayla dizili notlarıyla Murat Bey.
"Biz zaten gelmiyoruz hocam. Siz su gibi gidin gelin." dedi Olcayto sadece arkadaşlarının duyabileceği bir ses tonuyla. Evet var böyle bir ton. Sınıfın tamamı duyar ama öğretmen asla duymaz.