Defne o kadar büyüktü ki dalları yere değecek kadar yakındı. Yeşil yaprakları arasında mora çalan taneleri, ağaca mitolojik öyküsünü anımsatan bir ağırbaşlılık, soyluluk katıyordu. Kokusu her esintide rüzgârla birlikte etrafa yayılıyordu.
"Bu köfteyi görüyor musunuz? Tanrıların, kralların yemeğidir. Yoksullar ancak bunun otla yapılanını bilir. Zengin yemeğidir içli köfte. Bu bölgeden başka hiçbir yerde daha güzel yapılamaz. Hiçbir yerde, bu mitolojik öykülerde yer alan köfte buradan daha keyifli bir şekilde yenmez."
Toprak güneşin hapsedilemeyeceğini haykırıyor, ancak Yusuf toprağın konuştuğu dili anlamıyor, dahası bir şey söylemek istediğini de bilmiyordu. Halbuki dinlese ağaçların, yaprakların, toprağın da bir dili olduğunu anlayacaktı.