''Yalnızlıktan sıkılmıyor musun ağabey?'' diye sordu.
Cemil Kâzım cevap vermedi. Ne cevap verebilirdi? Etrafında bir yığın duygusuz insan olsaydı yalnızlıktan kurtulacak mıydı? Duygularına, düşüncelerine yabancı, acılarına kayıtsız, kendi çıkarından başka bir şey düşünmeyen, bir lokma leş parçası bulunca kargalar gibi hep birden o cılız parçaya saldıracak bir sürü insanla bir arada yaşamak, yalnızlığın vereceği sıkıntıdan, hüzünden daha acıklı, daha dayanılmayacak bir değil miydi?
.... ya biz insanlar sahiden de aslında kötü mahluklarız yahut kötülük bize muhakememizden geliyor. İyilik ve kötülüğün ölçüsü, kendi zevkimiz, duygumuz. Bize kötü gelen bir şey, başkalarına güzel görünüyor.
''Azizim, ya biz insanlar sahiden de aslında kötü mahlûklarız yahut kötülük bize muhakememizden geliyor. İyilik ve kötülüğün ölçüsü, kendi zevkimiz, duygumuz. Bize kötü gelen bir şey, başkalarına güzel görünüyor...''