"Sara çantasından çıkardığı çakmağı başının üzerinde tutup yaktı. Leş kokusu şimdiden gözlerini yaşanmıştı. En uzak köşede tahta bir kapı, duvarla zemin arasında bir açıda sıkışmıştı: Arkası, kırık tahtalar ve mukavva yığınlarıyla tıka basa doldurulmuştu.'Sara, hadi gidelim buradan.' Çakmağı sönmüştü ve tekrar yaktığında yığınların altından kıvrılarak çıkan genç bir fare, şiş karnı yere değerek duvar kenarı boyunca koşarak kaçtı. 'Ben gidiyorum.' Raymortd ayaklarını sürüyerek gerilerken, Sara inanılmaz bir biçimde ileri doğru iki, sonra üç, daha sonra dört adım daha ata. Sonunda durmasının nedeni, gördüğü şeyden emin olmasıydı: Mavi bir çocuk ayakkabısının ökçesi ve tanınmayacak haldeki insan parmakları."