Küçüklerime hep söylediğim,
dostlarıma da naçizane tavsiye ettiğim bir şey vardır;
Bir yazarı ilk kez okuyacaksanız
önce onun hayatını araştırın okuyun,
sonra onun yazdığı eseri.
.
Tezer Özlü de, eserleri okunmaya geçmeden önce
mutlaka hayat öyküsü okunması gereken bir yazar.
Onu daha iyi anlamak için onun geçtiği yolları okumak elzem.
.
Sırf çok sevdiği için ve içinde kendine ait ipuçlarının olduğu altı çizili cümleler bulunduran, senin de okuman için sayfa sayfa üşenmeden çekip sana attığı bi kitap düşünün. Okurken sadece keyif alırsın. Yorumlamak ne haddime.
FAKAT.. yine de yorumlamazsak olmaz. adettendir.
öncelikle rahmetli çok sıkıntılı bi hayat geçirmiş belli ki fakat şu SINIF KİNİ yok mu SINIF KİNİ.. yok haci yok.. bizi burjuvazi kafanin icine cekebilecek bir sey yok.. kalemini begendim sahsen. cumleler akip gidiyor. anlatim kasvetli. tam s3 mini telefonumdan KATATONIA dinleyip kapsonu kafama gecirdigim lise zamani okumam gerekirmis kendisini.. “bunalim edebiyati” icin cok yasli hissediyorum kendimi.. oguz atay falan okusam nolucak amk? insanin derdi kendisine yetiyor sahsen.
okuyun gecin haci.. kafaniza takmayin boyle seyleri..
SON OLARAK… iyi ki onermissin, iyi ki senin gozunle okumusum
Tezer Özlü’yle tanışmama neden olan bu eserde samimi, içten gözlemler ve anılar görüyorsunuz. Toplumsal normları hiçe sayan cinsel arzular ve buna yönelik eleştiriler. İnsanların birbirini nasıl anlayamadığını ve anlayamadıklarına nasıl “deli” yaftası yapıştırdığını görüyorsunuz. Kötü günlere rağmen hayatın renklerini görmenin güzelliğini, yaşamanın, özgürlüğün anlamını en derin duygularla hissediyorsunuz.
Yaşanılmış bir hayat olduğu için mi bilmiyorum kitap bana derin bir hüzün hissettirdi. Birinin bu hayatı yaşamamış olduğunu, hepsinin hayal ürünü olduğunu bilsem daha az mı kederlenirdim inanın bilmiyorum. Hissettiği gibi yaşamaya çalışan bir kadının deli ilan edildiği, içindeki güçlü benliğin uyuşturulmasının hikayesi hem de baştan sona...
Ortalama bir üniversite öğrencisinin başkaldırısından, eleştirisinden başka bir şey göremedim. Fakat dönemin şartlarına bakmak gerektiğini unutmamak gerek. Kalemini de sevmedim. Çok basit yalın bir dil kullanmış. Diğer eserlerini de okumadan önyargılı davranmak istemiyorum. Mektuplardan devam edeceğim...
