Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar

Taha Kılınç

Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar Gönderileri

Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar kitaplarını, Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar sözleri ve alıntılarını, Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar yazarlarını, Coğrafyamızı Adımlarken Hatırda Kalanlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslamı Çıkartınca Batıl Dinlerin "Gübresi" Kalıyor
Müslümanların bıraktığı derin iz, Hindistan'ın ayrılmaz bir parçası bugün. Babürlerin ve diğer Müslüman devletlerin abidevî eserlerini Hindistan'dan çıkarıp aldığınızda, geriye neredeyse hiçbir şey kalmıyor.
Sayfa 117Kitabı okudu
Memlükler, Eyyübiler, Gazneliler, Babürlüler...
Tarihe genellikle "Osmanlı merkezli" bakmayı alışkanlık haline getirdiğimiz için, diğer coğrafyalarda yaşananlardan genellikle bihaberiz. Oysa, Babür İmparatorluğu'nun insanlık tarihine hediye ettiği siyasî, dinî, sosyal ve mimarî tecrübe, Osmanlılar kadar parlak ve araştırılmayı hak ediyor. Bilhassa, kendilerine iktidar emanet edilenler için, Babür tarihinde altı çizilecek epey satır mevcut.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Dedeağaç, Yanya, Dimetoka, Gümülcine, Serez, Selanik...
Cuma namazında, İskeçe'nin uzak dağ köylerinden Gökçepınar'daydım. Köydeki şirin caminin imamı, üniversitede birlikte okuduğumuz kardeşim Erkan Azizoğlu, namazdan önce beni karşısında görünce haliyle epey şaşırdı. Zahmete girmesini istemediğim için kendisine önceden haber vermemiştim, "ya nasip" diyerek köye gelmiştim. Bir zamanlar İslâm toprağı olan bir beldede şimdi azınlık durumuna düşmüş kardeşlerimle aynı safta kıldığım namazın hazzı, gerçekten başkaydı. Namazdan sonra cemaatten yaşlı amcaların benimle musafaha ederken duydukları sevinç ve heyecan, gözlerinden okunu- yordu. "Bunu görmek için bile buraya kadar gelinirdi" dedim kendi kendime.Gökçepınar'a veda edip, Drama ve Serez üzerinden Selânik'e uzandım.
Sayfa 105Kitabı okudu
Allah'ın Belaları Kanserli Hücre Gibiler
Derbent Cuma Camii, 734'te Emevîler tarafından inşa edilen devasa bir külliye. Tarihin bir ironisi olarak, cami, günümüzde Şia'nın kontrolü altında. Sadece caminin içi ve dışı değil, camiye çıkan bütün sokaklar ve caddeler siyah-kırmızı Şia bayraklarıyla donatılmış. Hz. Hüseyin, Hz. Zeynep, Hz. Ali gibi isimlerle Rusya bayraklarını, caminin girişinde Vladimir Putin'le Ayetullah Ali Hamaney'i yan yana görmek, ilginç bir manzara oluşturdu doğrusu. Sovyetler Birliği döneminde, 1930'da ibadete kapatılan cuma camii, 1938-43 arasında hapishane olarak kullanılmış, daha sonra ise yeniden Müslümanlara iade edilmiş. Camide cuma namazı önce Şiîler tarafından, daha sonra da Sünnîler tarafından kılınıyor. Şia ezanı hoparlörden yüksek sesle okunurken, normal ezana yalnızca caminin içinde ve çıplak sesle müsaade ediliyor. Sadece Kafkasya'nın değil, tüm Rusya'nın en eski Müslüman mabedi olan caminin çevresinde Ayetullah Humeynî'nin sözlerinin yazılı olduğu afişleri de sıkça görüyorsunuz. Muhitte öylesine baskın bir İran tesiri var ki, kendinizi bir an İran'ın herhangi bir şehrinde zannedebilirsiniz.
Sayfa 100-101Kitabı okudu
İran 4, Yönetim ve Halk
Üç gün kaldığımız Tebriz'den karayoluyla Azerbaycan'a dönerken, aklımda şu cümleler dönüyordu: 1979'da İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevî'nin devrilmesine neden olan ekonomik şartlar ve halkın yaşadığı keskin mahrumiyet, bugün aynı şekilde ortaya çıkmış durumda. Şah döneminin imtiyazlı kesimlerinin yerini, bugün İslâm Cumhuriyeti'nin imtiyazlı elitleri almış. Sıradan İran halkı ise, her dönemin kaybedeni.
İran 3, Şii İdaresinde İran
Tebriz sokaklarındaki seyyar dolar satıcılarını gözlemlerken, kapalı çarşıdaki esnafın sinek avlayan dükkânlarını izlerken, oturduğumuz bir nargilecide ('galyan' diyorlar İranlılar) "Az kaldı, Amerika daha da üstümüze gelecek” diyen yaşlı amcayı dinlerken, hep aynı şeyi düşündüm: İran, sadece dış dünyanın baskısıyla değil, aynı zamanda kötü yönetimle ve yolsuzluklarla da boğuşuyor. Ülkedeki varlıkları halkla paylaşmak ve sosyal refahı artırmak yerine, ülke dışında sürdürülen savaşları finanse etmekte kullanmayı daha kârlı gören İran devlet aklı, içeride ve dışarıda sıkıştıkça dinî semboller, lider kül- tü (camilerde bile Humeynî ve Hamaney portreleri gördük sıklıkla) ve Şiîliğin törensel ritüellerini kitlelere pompalayarak 'millî duruş' oluşturmaya çalışırken, artık mızrağın çuvala sığmadığı bir evreye çoktan girilmiş görünüyor. Tebriz'in bana verdiği mesaj şu oldu: İran, içeriden bir patlamaya doğru ilerliyor. İran devlet aklı ise, politik söylemler, hamaset ve milliyetçilikle bunu bastırmaya çalışıyor. Bu yolun, selamete çıkmayacağı aşikâr.
Reklam
570 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.