"Biliyor musun, seninle tanışana dek kadere inanmazdım. Ama zamanla tesadüflerin bu kadar zalim bir mizah anlayışına sahip olamayacağını düşünmeye başladım."
gece,renkler ,kahramanlar, güç hissi ve insanların kararlılığı basımı döndürmüştü. bu devrim şu anda satır satır yazılan bir efsaneden farksızdı ,gözlerimin önünde uzanan ama aynı zamanda uzanıp dokunamayacağım hissettiğim bir masal gibiydi.
“Dünya, her yer için oraya özel şeyler yarattı.
Denizler için balıklar,
Zirvelerin tepesindeki gökyüzü için Simurglar,
Zayıflığı affetmeyen çöller için tenlerinde güneşi taşıyan, mükemmel nişancı kızlar.”
Bir kez daha yüzünde o gülümseme belirdi.
Bende hain gözleri olabilirdi ama Jin’in de, koca imparatorlukları düşmana teslim edebilecek bir gülümsemesi vardı.