Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Cuma Mektupları - 2

İsmet Özel

Cuma Mektupları - 2 Gönderileri

Cuma Mektupları - 2 kitaplarını, Cuma Mektupları - 2 sözleri ve alıntılarını, Cuma Mektupları - 2 yazarlarını, Cuma Mektupları - 2 yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu yüzden sağlam, güvenli bir yoldan yürümek isteyenleri ciddiye almakta aceleci davranmamalı derim. Yolun ne kadar sağlam, ne kadar güvenli olduğu ancak yüründüğü zaman anlaşılabilir çünkü. Bir kimse çıkıp da kendi yolunun en sağlam, en güvenilir yol olduğunu söylerse ona kuşkuyla bakmak gerektiğini düşünürüm. Sorarım kendime: Yolun sağlamlığı ve güvenilirliği niçin böylesine önemli sayılsın? Belki de sağlam ve güvenilir yollar felakete açılıyordur. Belki insanın mahvına sebep olması için o yollar böylesine sağlam ve güvenilir bir görünüşe sahiptir. Belki hedefe varılmasın, hep yolda kalınsın diye bazı yollar sağlam ve güvenli kılınmıştır. Üstelik sağlamlıktan, güvenilirlikten neyi anlamak gerektiğini açıklıkla biliyor muyuz?
Yanlışı reddetmek, ama doğruya ulaşamamak bizi yanlış içinde bulunmaktan daha kötü duruma sokar. Bu durumdaki insan kendini yurtsuz kılmıştır, inkâr ettiği vardır ve lâkin ikrar ettiği yoktur. Âdemoğlu kendini acaba neden böyle bir çaresizliğe sürüklemek gafletine düşer. Çünkü aceleci ve cimridir. Aceleciliği yüzünden kendine zarar verdiğini hissettiği alandan çabucak kaçmak ister ve cimriliği yüzünden yarar beklediği yolun kendi kavrayışı oranında güvenli ve sağlam olacağını umar. Vermeden almak ister. Aklıyla bir yol çizmek, öfkesiyle bu yolu haklılaştırmak hevesindedir. Seneca'nın sözlerine kulak verirsek, onun şöyle dediğini duyarız: "Akıl neyin doğru olduğuna karar vermek ister; öfke karar verdiğinin doğru bulunmasını ister." İşte insanın aceleciliği ve cimriliği. Âdemoğlu akletmekle yanlışı teşhis edebilir, neyin veya nelerin kendinden uzak tutulmasını farkedebilir, ama neyin doğru olduğuna aklederek karar veremez. Ne var ki aceleci insan yanlış hakkında birkaç fikir sahibi oldu mu, hemen oradan doğruya sıçradığını sanmakta gecikmez. Sonra da cimriliği girer devreye: Doğruyu uhdesinde bulunduruyor ya, kendi doğrusuna itibar etmeyene öfkelenir. Kendi kararı dışına düşene cimri davranır.
Reklam
Gidilemeyecek yolu bilmek gidilecek yolun delili değil. Yine de yanlış hakkındaki bilgimiz bir kapı açar bize. Korkuyu yenmek cesaret sağlamaz insana. Yine de korkudan kurtulmanın bize açtığı bir kapı vardır. Mesele bazı şeylerden uzak durmayı başardığımız zaman hal yoluna girmiş olmuyor, eğer kimi şeylerden uzak duruşumuz kimi şeylerle kurduğumuz yakınlıklara bizi götürmemişse reddettiğimiz kısa sürede bizi kuşatabilir ve biz bir yerine iki düşmanla savaşmak zorunda kalabiliriz.
Benim bir Müslüman olarak bütün endişem, bütün tedirginliğim inandığım doğrunun gerçeklerle uyuşmayışından kaynaklanıyor. Bir Müslüman olarak salih İslâmî faaliyetin merkezden muhite doğru yürümesinin doğruyu ifade ettiğini bilmeme rağmen, muhitin her müşahhas durumda merkezden daha baskın çıkışını müşahade edişim endişemi ve tedirginliğimi artırıyor. Ama ben bunun çaresini de biliyorum. Müslüman olarak doğruyu feda etmemenin değerinden haberdarım. Gerçeği dışta bırakmak pahasına doğruyu içimde korumak. Yapabileceğimin hepsi bu.
Yazılan yazıların, çekilen nutukların gerçeklik kazanması ancak sözlere hayat içinde yer bulmak suretiyle olur.
Düşüncelerin önemi, onların doğru oluşundan gelmez; düşünceler gerçeklikleri oranında önemlidir. Doğru fakat gerçek olmayan düşünceler vardır. Tıpkı haklı fakat mağlup, haksız ama galip insanların olduğu gibi. Belki insanlığın bütün macerası doğru düşünceleri gerçekletilmek üzere harekete geçenlerin gerçek düşüncelerini doğrulamak uğruna çabalayanlarla çatışmalarından dolayı bir mecraya dökülmüştür.
Reklam
Yani hangi limana gideceğini bilmeyen kaptanın mahareti, tecrübesi, ustalığı kimseye, kendine bile fayda vermez. Elbette bu yargıyı tersten doğrulamak da mümkündür, diyebilirsiniz ki gemiyi seyrü sefere sokamıyacak bir kaptanın nereye gideceğini bilmesi de bir işe yaramaz. Limanını tayin etmiş birisi kaptan değilse hedefini iyi tayin etmiş olmasının ne kendine ne de bir başkasına faydası yoktur. Belirleyici olan gerçeklerdir. Hedef hakkındaki bilgimiz gerçek olmalı, gemiyi yürütecek hünerimiz gerçek olmalıdır. Haritada görünen, ama hiç bir sahilde bulunmayan bir liman, varılabilecek bir liman değildir.
Yanlışımız sevimlidir, çünkü bir iyi niyetten doğmaktadır. Bizler toplum olarak varoluşumuzun temelinde yatan değerlerin zorlamasıyla dinin milleti ortaya çıkardığına ve dinin devletten ayrılmayacağı oranda devletin milleti (temsil değil) ifade ettiğine, bunun kaçınılmaz sonucu olarak da milletin devletle bütünleşmesinin vazgeçilmez sayılacağına inanma eğilimindeyiz. Yüzyıllar öncesinden başlayan bu eğilimimiz hoşumuza gitmeyen gerçekleri görmekten bizi kolaylıkla alıkoyabilmektedir. Yanlışımız sevimlidir, çünkü olması gerekeni var saymaktan doğmakta ve bir bakıma varlık kazanmasına da imkân veren yolu açık tutmaktadır.
Fakat yükselmesi durmuş ve çöküşe uğramış bir devlet nasıl oluyor da çöküşü devam ettiği halde varlığını koruyor? Yani ortada ulaşılacak bir amaç olmadığı halde devlet, veya devletler niye hâlâ var? Hemen belirtmemiz gerekir ki amacı olmadığı halde varlığını koruyan devlet ne geçmişte olmuştur ve ne de şimdiki zamanda rastlanabilmektedir. Muz cumhuriyetinin, kukla devletlerin, sömürgecilerin sömürülerini devam ettirebilmek için derme çatma ihdas ettikleri devletlerin bile bir amacı vardır: İktidara el koyan zümrenin elde tuttuğu çıkarları koruması. Böyle bir amacın bir devlete ikbal sağlayacak hiçbir temele sahip bulunmadığını ileri sürebilirsiniz. Buna itirazım yok. Nitekim amacı iktidara el koymuş zümrenin elde tuttuklarını korumakla sınırlı olan devletlerde uygulamaya konulan yegâne "iş", dünya sisteminin gereklerine toplumu kurban etmekten ibarettir.
Yeryüzünde hangi toplum olursa olsun millet kavramına yeni bir anlam yükleme başarısını gösteren toplum olma gücünü gösterebilirse insanlık tarihinde yeni bir çağın açılmasına da öncülük etmiş olacaktır. Bu bakımdan Türkiye’nin büyük avantajları vardır.
749 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.