You can find Cumhuriyet - Türk Mucizesi İkinci Kitap books, Cumhuriyet - Türk Mucizesi İkinci Kitap quotes and quotes, Cumhuriyet - Türk Mucizesi İkinci Kitap authors, Cumhuriyet - Türk Mucizesi İkinci Kitap reviews and reviews on 1000Kitap.
Sistem hiçbir soruna yol açmadan işledi. Anayasa gereği TBMM 11 Kasım günü toplandı ve Cumhurbaşkanı olarak İsmet İnönü'yü seçti.
O sırada yurt dışında elçi olarak bulunan Yakup Kadri Karaosmanoğlu şöyle yazacaktı:
" Yalnız düşmanlarımız değil, dostlarımız bile "O gidince ne yapacaksınız? ' diyorlardı. Bu endişenin sebebini Kemalist rejimin diktatörlüklerle karıştırılmış olmasında aramalıdır. Batan diktatörlükler şahsi idarelerdir ve başa geçen insanın kuvvetinden başka bir kanuna veya müesseseye dayanmadıkları için diktatörlerin ömrü ile birlikte nihayet bulurlar. Halbuki Atatürk bir diktatör değil, inkılapçı bir devlet kurucu idi."
İktidar yarışması çok çabuk kavgaya, komitacılığa ya da dini kullanarak oy kazanma mücadelesine, hurafelerle, yalanlarla, iftiralarla halkı kandırmaya dönüşüyor. Yakın tarihimiz bunun acı, uyarıcı, ihmal edilmez örnekleriyle dolu.
Sayfa 92 - Tarih değil hatalar tekerrür eder.Kitabı okuyor
Gençler!
Cesaretimizi güçlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en değerli timsali olacaksınız.
Ey yükselen yeni nesil!
İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu siz yükseltecek ve devam ettireceksiniz.
İdealimiz milli egemenliğe dayalı, uygar bir toplum ve devlet yaratmaktır. Hiçbir aşamada bu ideali gözden kaçırmayacağız. Sorun yok. Hepsini çözmeye ömrümüz yetmez. Bizim yetiştiremediklerimizi yurtsever çocuklarımız tamamlar.
Koca Osmanlı gemisi durup dururken batmadı. Bunlar gibi ilgisiz, tembel, heyecansız, küçük kafaların büyük sorumluluğu var. Kötü bir memur vatandaşı devletinden soğutur. Osmanlı Devleti azınlıklara devlette görev vermiş ama son iki yüz yıl içinde Alevi yurttaşlarımıza vermemiştir.
Eğitim bakanı M. Necati Bey bakanlığının bütçe görüşmeleri sırasında şöyle diyecekti:
"Üniversite doğrudan doğruya bağımsız bir kurumdur. Milletin manevi gücünün temsilcilerinden biridir. Kabul etmek gerekir ki üniversite denilen kurum, doğrudan doğruya Eğitim Bakanlığının buyruğu altında bir kurum değildir. Eğer gelişigüzel herhangi bir kişi üniversite kurumuna 'şu biçimde, bu biçimde davranın' diye kuyruk kıracak olursa, orada üniversite yok demektir. "
Yöneticilerle ayrıntılı olarak ilin sorunlarını konuştu. Sonra kalması için hazırlanan Mehmet Emin Ağa'nın konağına geldiler. Gece Kastamonu donandı. Fener alayı düzenlendi. Meydanlarda halk oyunları oynanıyordu. Kastamonu büyük zaferi, kurtuluşu bir daha kutluyordu.
Gazi, Vali, Belediye Başkanı, milletvekilleri, Mehmet Emin Ağa, Nuri, Fuat ve Tevfik Beyler, Başyaver konağın geniş sofasında oturuyorlardı. Gazi Nuri bey'e gülerek sordu:
"Ne diyorsun?"
"Ne diyeyim? Senin ve halkın büyüklüğünün önünde eğiliyorum."
Gazi misafirlere açıkladı:
" Nuri bey şapkayla görünce halkın bize taşlayacağından korkuyordu. "
Vali " ilimizin halkı dindardır. " dedi, ".. ama bana da azdır. "
Gazi güldü:
"Bizim dindarlarla sorunumuz yok. Dindarların da bizimle sorunu olmaz. Dine, dindara karşı değiliz ki. Niye olalım? Dinimiz son ve en mükemmel dindir. Biz sadece dinin istismarına, çıkar aleti ve yobazlık, bağnazlık vesilesi yapılmasına, hurafelere boğulmasına karşıyız. Sanırım sizler de öylesinizdir. "
"Evet efendim."