terk edilmiş bir maden ocağıyım belki, yüzümde büyüyen ağaçların kökleri
parmağımın ucundan içime girer nefesin, bilirim hayalin ücra köşelerde
duyulmamış bir nota olurum vakti gelince, bestelerken sevgili..
iki bulut arasına köprü kuran şimşeklerde parçalayıp benliğimi, göç eden kuş sürülerini ansam.. şiirler yazsam, a ile başlayan, Z ile biten alfabeden, sadece sana..
akşam oldu, göremiyorum önüme düşen kalemi
ne kadar sineğe benziyorsun, yoruldum motor sesi
gölgeler hep merak etmiş olmalı sigaranın dumanını
müsaitsen susar mısın, koyar mısın beni kağıt mezara..
dur
dünya
doğal mecrasından kayan bir isyan oluyorum sonra,
ey dünya
senden vazgeçiyorum
seninle dönmeyeceğim artık
gözlerimi dikip en uzak mazilere
bırakıyorum seni, gelme benimle
cismim kaybolabilir kan denizinde
her şeyin sonuna geldiğim yerde
duracaksan dur artık dünya
uyandım ölüm geçiyor
her yerinden!
doğal mecrasından kayan bir şiir oluyorum sonra
dünya
dur
yaşamaya saygının dibe vurduğu kızıl alanda
dönen dünyevi çarktan ellerime aldığım su
nefesimizde ısınır poyraz, burası anadolu
yontulur şimdi israfil'in kıyamet suru
kanayan sazlıklar petrolden içmiş
ney çıkmaz artık kamışlardan
bu harita nerenin ortası
kıyamet panayırında
sarhoşsun dünya!
yolun sonundasın.
karanlıkta kalmış kemiklerimize sürten ucu sivri bir bakır
intihar ediyor, meleklerin sualinde yüreğimiz
kim duyar seslensek, bize ait olmayan bedenimiz
kiracıyız, ah sevgili, seni de unutmuşum, unuttuğum gibi her şeyi..