Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Danaburnu

Oktay Rifat

En Eski Danaburnu Gönderileri

En Eski Danaburnu kitaplarını, en eski Danaburnu sözleri ve alıntılarını, en eski Danaburnu yazarlarını, en eski Danaburnu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Site varlıklı kişilerin rahatı için kurulmuştur. Kovancıların Zeynel'in evinin ve bahçesinin tersine, burda her şey verime değil, güzele ve rahata dönüktür. Belki bu yüzden çirkin ve rahatsız, diye düşünür Yusuf Kendir.
Sayfa 9
Sözcüklerin, kavramların arasına sınıfların duvarları girmiş.
Sayfa 22
Reklam
Yürüyordu Mehmet. İşe yatkın her işçi gibi, sabahtan akşama dek kazma sallayan her ırgat gibi, harcayacağı emeğin boyuna bosuna, yapacağı işin ağırlığına, hafifliğine uygun bir tempo tutturmuş gidiyordu, öne eğik, kısa adımlarla.
Sayfa 28
...ölülerimizle birlikte alıp başını giden, belki de göğe ağan, ölü!er toprakta çürüyüp gitse bile, mavilikleri, güneşleri yitmeyen mutlu ya da mutsuz geçmiş günler...
Bir işe iki ucundan yapışmak onca lafın yapamadığını yaptı, yakınlık arttı. Hele adam Birinci paketini çıkartıp ortaya koyunca yoldaşlık dostluğa döndü.
Sayfa 32
Bir traktör lastiği altı yüz liraydı, bugün altı bin lira. Ama buğday! Buğday koduğum yerde otluyor. Sen bakma taban fiyatıydı, çifciyi koruma önlemleriydi, hepsi boş! Ayağı bağlı buğdayın, köstekli. Gel gelelim traktör lastiği altı yüzden altı bine fırlayıveriyor birdenbire. Neden mi? Zenginin daha zengin olması gerekli. Şu kaymak tabaka var ya, şu bir giydiğini bir daha giymeyen, şu lüks arabalardan inmeyen, Avrupa'larda dolaşan, karısını kızını, hastalandı mı, yüce profesörlere gösteren kaymak tabaka, hepimiz onun için çalışıyoruz. Hani kodaman çiftcilerin lafı ediliyor ya, yalan. O kaymak tabaka hor görüyor köylüleri de kodaman çifcileri de. Suyu yalnız kendine akıtıyor. Su yalnız kendine aksın istiyor.
Sayfa 87
Reklam
..Olağan durmadan olağanüstüne dönüşüyordu.
Sayfa 127
..Yap bir az şekerli , neşeli olsun...
Sayfa 129
..İnsanları yönetmesini bilip de burunlarına çıkar kancasını taktınız mı hem el ele verirler, hem de peşinizden kuzu kuzu yürürler.
Sayfa 159
Tuhaf yargılara, olmayacak güçlere tutsaktı insanlar. Gerçekte uçucu, bulutsu, ama aşılması olanaksız duvarlar içinde yaşıyorlar, burunlarının bir kariş ötesini göremiyorlardı. Bir sisteydiler, iki adım ötesini bulandıran. Çevrelerini kuşatan bu sis içlerini de kaplamıştı. Kişi kendini bile göremiyordu. Bulanıktı çevre, bulanıktı yolcu, doğa, ilişkiler. Ve sevginin yıldızı doğmamıştı daha. Onun ışığı vursa bu karanlığa, belki göz araştırmaya başlar, anlamaya çalışır, anlardı da.
Sayfa 188
91 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.