Güz'ün ayak sesleri köklerimizi örttüğünde, göğe değen dallarımız alkış tutuyordu sararmış rüzgâra. İlkyaz’da filizlendik, Yaz’da çiçek açtık. Güz’de içine kapansa da hislerimiz; biz yerimizi sevdik, yolumuzu bulduk. Ne gelip geçen bir rüzgârdık ne de rüzgâra göre yön değiştiren aylak bir yelkenli. Akranlarımız kaçışırken biz fırtınalara direnerek güçlendik.
Şirazesi kaymış kitabın kağıttan uçakları dört dönerken çevremizde, kimi yere çakıldı kiminden haber yok. Üzerine titreyen rüzgârın açamadığı bir kitap ise, Darağacı Sanat’ın dallarında hayat buldu. Darağacı Sanat, söyleyecek sözü olan ama tek renk balonlardan ayrıldığı için söyleyecek yer bulamayan hislerin sanatla arasında köprü kurdu. Yolumuz uzun, öyle ki sonu yok ve eşiğinde yenilik var. Bu yoldan dönenler tekrara düştü.
Bu sayı, sanatın uzattığı eli tutan ve yeniye yol yapan kalemlerin Güz’e selamı…