Değişen Kentte Dini Hayat

Nevin Meriç

Değişen Kentte Dini Hayat Gönderileri

Değişen Kentte Dini Hayat kitaplarını, Değişen Kentte Dini Hayat sözleri ve alıntılarını, Değişen Kentte Dini Hayat yazarlarını, Değişen Kentte Dini Hayat yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Seküler algı, ahiret/hesaba çekilme olgusunu insanın zihninde hafifletmekte, zihninden uzaklaştırmaktadır. Çünkü modern algı insanın bütün yaşam alanını dünya olarak belirlemekte ve dünyadaki yapıp etmelerin içeriğinden çok, istekler (kemiyet) merkeze alınmaktadır. Dolayısıyla, bencillik ve hazzın sınırsızlığı içinde farklı bir yaşam tarzı geliştiren insanın, bunlardan hesaba çekileceğini kabul etmesi pek de mümkün olmamaktadır. Bu algının Zihindeki meşruiyeti, reenkarnasyon (bir başka beden de canlanma) şeklinde yeniden tanımlanmakta ve kabul görmesi sağlanmaktadır. Bu kabullenme, ahiret-hesap ilişkisini geri dönülmez bir şekilde koparttığı gibi, insan-insan ilişkisinde önemli bir motivasyon olan kul hakkı konseptini de olumsuz olarak etkilemekte, hatta ortadan kaldırmaktadır. Aşırı bireyselleşen modern insan yaptıklarının karşılığını da artık kendisi belirlemektedir. Özellikle kent hayatında reenkamasyona inanmanın gittikçe yaygınlaşması, yalnızlaşan ve inanç bağlamında zayıflayan bireyi karşımıza çıkarmaktadır. Ülkemizde de İslâm inancına tamamen zıt bir kabulün televizyon ekranlarından “Ben Kur’an’ı okudum,onda da reenkarnasyon var"diye lanse edilmesi ise tam bir garabet örneğidit.
/ Modernleşme-sekülerleşme sürecinde inkitaya uğrayan insan-kutsal ilişkisi, bireyin dinden uzaklaşmasına ve dine daha mesafeli davranmasına neden olmaktadır. Din eğitimi eksikliği de, mesafenin gittikçe açılmasını normalleştirmektedir. Bu anlamda modern algı medyayı da yedeğine alarak, dinin referans kaynakları hakkında toplumsal alanda var olan bilgiler ve sirkülasyonunda ciddî değişimlere neden olmaktadır. Özellikle geçmişin/dinî sosyal hayatın olumsuz imajlarla ele alınması, aktarılması, gündelik hayatta dinî tavır alışlara mesafeli bir duruşa ve gerginliklerin yaşanmasına neden olmaktadır. Günümüzde Kutsal Kitap’la ilgili değişimlerde medyanın etkisi açıkça gözlemlenmektedir. Rayting amaçlı yayınlar toplum hayatında, saygının merkeze alındığı kutsal/kitap algısının geleneksel-kültürel kodlarının ve anlam haritalarının bozulmasına, kopmasına neden olmaktadır. Müftülüğe gelen sorular ülke insanının dinî temel referans kaynağı hakkındaki bilgi eksikliğini ve değişen algısını açıklığa çıkarmaktadır. Kur’an hükümleri tarihsel mi?... Bu zamanda Kur’an hükümleri geçerli değilmiş, doğru mu?... Bugün hâlâ 1400 yıl önceki inananlar gibi mi olacağız, onlar gibi mi yaşayacağız?... Kur'an-ı Kerim eski ümmetlere, bizim dışımızdaki milletlere gelmiş, onların yaşamını hayatını belirliyor. Bizim ona uymamız şart mı?... Kur’an-ı Kerim’i peygamberimiz mi yazdı? Dualardan sonra ““el-Fatiha” deniliyor. Bu ne demek ve o zaman ne okunur?... Salavat getirin denilince ne okunur?... Dualarda. “mağripten maşrika" deniliyor. Bu demek?
Reklam
Dünya hayatında aslolan, içinde bulunulan hal değil hayatta/canlı olmaktır. Çünkü ancak hayatta olan insan ibadet eder ve ibadet eden insan da dünya hayatını anlamlandırmaktadır. Bu durumda insanın içinde bulunduğu her hal olumlu değer olurken, bütün olumsuzluklara rağmen umudun kaybedilmemesinin tavsiye edilmesi de anlamlı, ikna edici temellere dayanmakta, bir başka ifadeyle onları açığa çıkarmaktadır.’(bk. Zümer,53) İnsanın yakın çevresi de problemin çözümü içinde değerlendirilirken, kazanımları olaya bakış tarzları ve yaklaşımlarına ait kılınmaktadır. Böylece, ötenazi isteyen hastaların en belirgin şikâyetleri olan yalnızlık da önlenmektedir. Dolayısıyla dinî anlamda problemin çözümü olasılık değil umut konsepti içinde ifade edilmektedir. Her ne surette olursa olsun insanın ölmeyi istemesi ve ölmesine yardımcı olmak katl olarak değerlendirilmekte ve yasaklanmaktadır. Ülkemizde ötenazinin pek talep edilmemesini de bu kalbî-zihinsel şekillenişe bağlayabiliriz.133
Gündelik hayatın dışına çıkartılan dinî kurumsal ve kültürel etkinliklerin yerine, toplumsal alanda insanı ikna eden yeni yapıların inşa edilememesi, modern insanın en önemli problemi olarak kabul edilmektedir. Dinin anlam verme, bütünleştirme, özdeşlik sağlama gibi temel işlev ve imkânları modernizmin gerçeklik tasarımlarına uymazken, kendi gerçeklik kabulünde de ikna edici mekanizmalar bulunmamaktadır. Bu durum insan algısında ve tavır alışında farklılaşmalara neden olurken, ortaya çıkan boşluk ve gerginlik alanları geleneksel davranma tarzlarına ait informal dinî davranış biçimlerier giderilmeye çalışılmaktadır. Bu durum formel ibadetlerin şekilcilik bağlamında değerlendirilerek ötekileştirilmesine de zemin hazırlanmaktadır. Böylece formel ibadetlerin yerini informel davranış biçimlerinin alması sürecini hızlandırırken, bir başka açıdan modern-seküler tavır alışlar da normalleşmektedir diyebiliriz. Müftülüğe gelen sorulardan yaşanan durum şu şekilde açığa çıkaralabilir. Ben ibadet etmiyorum ama çok ilginç rüyalar görüyorum. Bunun bir anlamı var mı?... Her cuma dilenciye para veririm,asla aksatmam. Bu ibadet yerine geçer mi?... Ben ibadet etmiyorum ama her pazar eşimin kabrini ziyarete gidiyorum. Pazar günü“” bizi beklermiş. Doğru mu?..; Mercimeğim kurtlanmış. Ne yapmalıyım, atmam günah mı?“”
Benliğin dış ortamdan soyutlanarak mahrem bir içsel uzayla temsil edilmesi düşüncesi modern zamanlara denk düşmektedir. Bu değişiklikle birlikte sosyal dünyanın anlaşılma biçimindeki fikir birliği de parçalanmakta ve insanlar artık kendilerini varlığı oluşturan büyük halkanın bir parçası olarak görmek yerine münferit varlıklar olarak algılamaktadırlar." Kurmaca kültür dünyasında ucuz hazlar ve ayartmalar bombardımanı altında kalan birey de, aslında her şeyin atomize edildiği bir gündelik hayatı yaşamaktadır. Kent hayatında bireyin yalnızlaşmasının içselleştirîldiği yaşam tarzından en çok cinsellik etkilenmektedir. Geleneksel dönemden tamamen farklılaşan cinsellik algısı, modern kent hayatında normalleşerek yaygınlaşmaktadır. Geleneksel dinî anlamda cinsel sapmaların tercih ve hak bağlamında yeniden tanımlanması süreci de bu gelişmelerle paralellik arzetmektedır. Bu yaklaşım cinsel kimliğin değiştirilmesini normalleştirmekte ve hatta yaygınlaştırmaktadır.
Dünyevîleşmenin insan merkezli dünya/âlem tasavvuru, Yaratıcı-kul iletişiminde ciddi anlamda sapmalara neden olmaktadır. Dinin tanımladığı insanın varoluş amacı ve hedefi tamamen değişerek bütün gerçeklik dünya hayatıyla sınırlandırılmaktadır. Dolayısıyla eşyanın/dünyanın kendisi sabitleştirilerek dünyevî merkezli bir kalıcılık düşüncesi insanın hâkim tasavvurlarından biri haline getirilmektedir. Insanın düşüncesi, bakış açısı, eşyanın arka planını, zatını anlamadan uzaklaştırılmaktadır. Böyle bir zihni şekilleniş, insanı sadece zevk peşinde koşan ve tutkularını esas alan bir varlık haline getirmektedir. Çünkü dünyevîleşmenin cazibesi, çekiciliği, hikmet ve irfandan uzaklaşıldığı anda insanı onun çekim alanı içine sokmaktadır. Artık insan için her türlü şartlarda hazzı gerçekleştirmek tek gaye olmakta, bir başka ifadeyle normalleşmekte ve meşruiyet kazanmaktadır."ı
Reklam
15 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.