“Efsaneler her zaman abartılarla doludur ve daima taraflı olmuştur. Aşk ise bir hikâyeyi akılda kalır kılmanın en dolambaçsız yoludur. Ne duyduysan bilmeni istediklerini duydun.” Daha ciddi bir hâl aldı. “Bu diyar kızım, bir kadının başkaldırısını kaldıramayacak kadar küstahdır. Ve cesareti kırmanın en tabii yolu da o yolda gidenlerin nasıl yolda perişan olduklarını anlatmaktır.”
Sözleri kemiklerime kadar işledi ve sadece kelimeleri bile daha önce bu diyarda kimsenin yapmadığı kadar irkilmeme neden oldu.
“Doğrusu dört yandan kuşatılmış olduğumdu. Ateş Krallığı’ndan ilk kez benim kadar ileri giden bir önce gördüler. Kendi krallığım bile beni durdurmak istedi. Çünkü bir kez öne geçeni herkes takip eder. Aşk bir masaldır, seçilecek tek şey kiminle işbirliği yapacağın diğer bir deyişle kiminle günah işleyeceğindir.” Bir şeyin altını çizmek isteyen gözleri kısıldı. “İblis tahtını su üzerine kurar.”
Her canlı hissettikleri konusunda çaresizdir. Seçemezsin, yönetemezsin, yok sayamazsın. Duygularla girilen mücadeleyi kazanmanın tek yolu onu dönüştürmektir.
İkiz alev, aynı ruhlar. Eksik yanın ya da diğer yanın. Seninle bir de olabilir, zıttın da. Senin her şeyinde olabilir, hiçbir şeyin de. Sana sırılsıklam âşık olabilir, seni yakıp küle de çevirir. Her şeyin olduğu gibi ruh eşininde çukur yanları vardır. O satırları okuduğumda bilmeliydim: 𝗜̇𝗸𝗶𝘇 𝗮𝗹𝗲𝘃𝗶 𝘀𝗲𝗻𝗶𝗻 𝗶𝗰̧𝗶𝗻 𝗼̈𝗹𝗲𝗻𝗲 𝗱𝗲𝗻𝗺𝗲𝘇, 𝗼̈𝗹𝗺𝗲𝗱𝗲𝗻 𝗼̈𝗹𝗺𝗲𝘆𝗶 𝗼̈𝗴̆𝗿𝗲𝘁𝗲𝗻𝗱𝗶𝗿.