Bilişsel davranışçı terapi, “ne düşünüyorsanız o’ sunuzdur” temeline dayanır. Diğer bir deyişle, ne hissettiğiniz, kendiniz ve yaşam koşullarınız hakkında ne düşündüğünüzün bir sonucudur.
Klinik depresyon, kalıtsal, biyolojik, toplumsal ve çevresel etkenlerin karmaşık bir bileşiminin neden olduğu tıbbi bir rahatsızlıktır. Bu rahatsızlık sırasında yaşanan yoğun acı, sıkıntı, ıstırap ve üzüntü hiç kimsenin bir suçu değildir.
İnsanların işlevselliğinin üç ana psikolojik boyutu vardır: Bunlar düşünceler, duygular ve davranışlardır. Bu üç alan birbiriyle ilişki içindedir, birinde olan bir değişiklik çoğu zaman diğer ikisinde de bir takım değişikliklere yol açar. Dolayısıyla insanlar bir olay hakkında düşünme biçimlerini değiştirirlerse, büyük bir olasılıkla bu olay hakkında ne duyumsadıklarını ve bu olaya karşı gösterdikleri davranışsal tepkilerini de değiştirirler. Davranışlarımızdaki değişiklikler de benzer bir biçimde düşünme biçimimizde değişikliklere yol açar. Sözgelimi, yapmaktan korktuğumuz herhangi bir şeyi bir kez yaparsak, artık ondan korkmayabiliriz.