Telgraflar, Dilekçeler, Mektuplar, Fotoğraflar

Dersim 1938 ve Zorunlu İskan

Hüseyin Aygün

Newest Dersim 1938 ve Zorunlu İskan Quotes

You can find Newest Dersim 1938 ve Zorunlu İskan quotes, newest Dersim 1938 ve Zorunlu İskan book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Cumhuriyet Hükümeti askeri harekât, asimilasyon ve sür­gün geleneğini -diğer pek çok şey gibi- Osmanlı'dan devralır.
Sayfa 74 - Cumhuriyet Öncesi Dönemde DersimKitabı okuyor
Dersim, yüzyıllardır ''eldeki toprak'' dahi değildir. Der­sim, İttihatçıların (ve daha sonra Cumhuriyetçilerin) gözünde önce ''elde edilmesi'', daha sonra ise hem Müslümanlaştırılması hem de Türkleştirilmesi gereken bir bölgedir.
Sayfa 73 - 20. Yüzyılın Başında İskân Politikaları ve DersimKitabı okuyor
Reklam
Balkanların kaybı, tüm imparatorluğu ekonomik ve psikolo­jik olarak etkilediği gibi İttihatçı kadroyu da derinden sarsar. Balkanlardan alınan ''ders'' Anadolu'nun kaybını engelleyecek­tir. Eldeki toprağın korunması için öncelikle nüfusun Müslü­manlaştırılması ve Türkleştirilmesi gerekir. Devreye sokulan iskân politikasının temeli ''karıştırma'' olur. Ancak ''birleştir­mek-eritmek-asimile etmek'' politikasının iflas ettiği yerde ''te­mizleme'' yöntemine başvurulur.
Sayfa 73 - 20. Yüzyılın Başında İskân Politikaları ve DersimKitabı okuyor
Balkan savaşları sonucu gelen muhacirlerin yerleştirilmesi için gayrı-müslimlerin yerinden edilmesi politikası uygulanır. Edirne mebusu Mehmet Faik Bey "Biz tehciri komşularımızdan öğrendik" diyerek bu durumu veciz bir şekilde ortaya koyar.
Sayfa 72 - 20. Yüzyılın Başında İskân Politikaları ve DersimKitabı okuyor
Osmanlı, Dersimlileri "vahşi, ikiyüzlü, eşkıya" olarak nitelemekten kaçınmaz. Raporların dili hakaretamizdir. Ancak sorun sadece hakaret ve aşağılama değildir. Bir "yönetim mantığı" söz konusudur. İmparatorluğun resmi politikasına bir türlü uyum göstermeyen Dersimliler "tehdit" olarak görülür ve aşağılanır. Raporlarda, Dersim inancı olan Alevi-Kızılbaşlık "cehalet, ilkellik, vahşet" olarak küçümsenir. İslami bir devlet olan Osmanlı, Alevilik-Kızılbaşlığa "İslam'ın bir mezhebi" gibi bile değil, "din sapkınlığı, düşmanlık" olarak bakar. Dersimli Kızılbaşlara bakış ise daha da olumsuzdur. Dilleri de farklı olan Dersimli Kızılbaşlarla "konuşmak" bile yersizdir. Islahat, diyalog veya hoşgörü ile değil, ancak ve sadece "askeri harekât ve sindirme" ile mümkündür. Yüz küsur yıl evvel Dersim'e "Örfi İdare" (Sıkıyönetim Rejimi) kurulmak istenmesinin nedeni budur.
Sayfa 63 - Osmanlının Gözünde Dersimliler: ''Vahşiler, Eşkıyalar, İkiyüzlüler''Kitabı okuyor
II. Abdülhamit dönemine kadar klasik bir anlayış vardır: bir devletin en önemli zenginlik kaynağı, sahip olduğu nüfusun sayısal çokluğu ile orantılıdır. II. Abdülhamit, Türk ve Müslü­man olmayanları Osmanlı sınırları içine kabul etmemeye baş­lar: ''Devletimiz sınırları dahilinde ancak kendi milletimizden olanları ve bizimle aynı dini inançları paylaşanları kabul edebi­liriz. Rumeli'nde ve bilhassa Anadolu' da Türk unsurunu kuv­vetlendirmek ve her şeyden evvel içimizdeki Kürtleri yoğurup kendimize mal etmek şarttır." Aslında bir milis gücü olarak değerlendirilebilecek bu tedbirler sayesinde Dersim, Suriye ve Filistin gibi asayişin bozuk olduğu yerlerde devlete bağlı un­surlar artırılmak istenir. (Dündar, 2007: 51-52)
Sayfa 49 - Cumhuriyet Öncesi Dönemde DersimKitabı okuyor
Reklam
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.