You can find Most Liked Dersim 1938 ve Zorunlu İskan books, most liked Dersim 1938 ve Zorunlu İskan quotes and quotes, most liked Dersim 1938 ve Zorunlu İskan authors, most liked Dersim 1938 ve Zorunlu İskan reviews and reviews on 1000Kitap.
"Islahatla, tedip ve tenkille, zorunlu iskânla, sürgünle geçen yüzyılın ardından Dersim, pasifleştirilmek bir yana, Kürt meselesinin, Kürt rezistansının merkezine doğru ilerlemiştir."
"Geride bıraktığımız kırk yılı kasıp kavuran son Kürt isyanının doksanlara tekabül eden bölümünde binlerce köyün boşaltılıp, bir milyondan fazla Kürt yurttaşın yerinden edilmiş olması da gösteriyor ki, rejim Kürt meselesini kesinkes halletmenin yolunun Kürtleri yerinden edip, Türk bölgelerine yerleştirmekten geçtiğine inanmaya devam ediyor."
II. Abdülhamit dönemine kadar klasik bir anlayış vardır: bir devletin en önemli zenginlik kaynağı, sahip olduğu nüfusun sayısal çokluğu ile orantılıdır. II. Abdülhamit, Türk ve Müslüman olmayanları Osmanlı sınırları içine kabul etmemeye başlar: ''Devletimiz sınırları dahilinde ancak kendi milletimizden olanları ve bizimle aynı dini inançları paylaşanları kabul edebiliriz. Rumeli'nde ve bilhassa Anadolu' da Türk unsurunu kuvvetlendirmek ve her şeyden evvel içimizdeki Kürtleri yoğurup kendimize mal etmek şarttır." Aslında bir milis gücü olarak değerlendirilebilecek bu tedbirler sayesinde Dersim, Suriye ve Filistin gibi asayişin bozuk olduğu yerlerde devlete bağlı unsurlar artırılmak istenir. (Dündar, 2007: 51-52)
Sayfa 49 - Cumhuriyet Öncesi Dönemde DersimKitabı okuyor
Robert Koelh (1953) yeniden iskânın mantığının, kontrol edilemez olduğuna inanılanların hâkim olunan bir bölgeden uzaklaştırılması ve onların yerine kontrol edilebilir bir nüfusun iskân edilmesine dayandığını söyler. (Yeğen, 35)
Sayfa 45 - Zorunlu İskân: Kavramsal Çerçeve ve Tarihsel Arka PlanKitabı okuyor
Osmanlı, Dersimlileri "vahşi, ikiyüzlü, eşkıya" olarak nitelemekten kaçınmaz. Raporların dili hakaretamizdir. Ancak sorun sadece hakaret ve aşağılama değildir. Bir "yönetim mantığı" söz konusudur. İmparatorluğun resmi politikasına bir türlü uyum göstermeyen Dersimliler "tehdit" olarak görülür ve aşağılanır. Raporlarda, Dersim inancı olan Alevi-Kızılbaşlık "cehalet, ilkellik, vahşet" olarak küçümsenir. İslami bir devlet olan Osmanlı, Alevilik-Kızılbaşlığa "İslam'ın bir mezhebi" gibi bile değil, "din sapkınlığı, düşmanlık" olarak bakar. Dersimli Kızılbaşlara bakış ise daha da olumsuzdur. Dilleri de farklı olan Dersimli Kızılbaşlarla "konuşmak" bile yersizdir. Islahat, diyalog veya hoşgörü ile değil, ancak ve sadece "askeri harekât ve sindirme" ile mümkündür. Yüz küsur yıl evvel Dersim'e "Örfi İdare" (Sıkıyönetim Rejimi) kurulmak istenmesinin nedeni budur.