''Kendi kendisiyle çelişki içindeki insan yüreğinin sorunları unutuldu, oysa yalnızca bu konu iyi bir yapıt üretebilir, çünkü, yazılmaya değer olan yalnızca bu çekilen ıstırap ve dökülen terdir.''
''Eğer doğuştan acıya ya da zevke koşullanmış vücut hallerimizi algılamak mümkün olmasaydı, ne ıstırap ne haz, ne arzu ne merhamet, ne de trajedi ya da zafer olurdu insanın koşullarında.''
''Bir hissin özü, bir nesneye bağlı, müphem bir zihinsel nitelik olmaktan çok, belirli bir manzaranın, yani vücudun manzarasının doğrudan algılanmasıdır.''
''Primatiarda serotoninin en önemli görevlerinden biri saldırgan davranışları önlemesidir. Deney hayvanlarında, serotonin salgılayan sinir hücrelerinin bu salgısı engellendiğinde görülen sonuçlardan biri, hayvanın fevri ve saldırgan davranmasıdır.
Serotonin azlığı veya yokluğu tek başına belirli bir tezahüre neden olmaz. Serotonin; moleküller, sinapslar, yerel devreler ve sistemler düzeyinde işleyen ve ayrıca, geçmiş ve şimdiki sosyokültürel etkenlerin ciddi bir rol oynadığı son derece karmaşık bir mekanizmanın parçasıdır.''
Tıp okulları, akıl hastalıklarında görülen hasta zihinlerle ilgili araştırmaları sunmaktadır, ancak ne gariptir ki, tıp öğrencileri hiçbir normal psikoloji eğitimi almadan, psikopatoloji öğrenmektedirler.
Son üç yüzyıl boyunca biyolojik araştırmalar ve tıbbın amacı, yalnızca ana vücudun fizyoloji ve patolojisini anlamaya çalışmak olmuştur. Zihin, büyük ölçüde dinin ve felsefenin ilgisine terk edilerek dışarıda bırakılmış ve hatta özgül bir disiplin olan psikolojinin odağı olduktan sonra bile, yakın zamanlara kadar biyolojinin ve tıbbın ilgi alanına girmeyi başaramamıştır.