Devlet Aklı Modern Çağda Devlet Aklı Düşüncesi Quotes
You can find Devlet Aklı Modern Çağda Devlet Aklı Düşüncesi quotes, Devlet Aklı Modern Çağda Devlet Aklı Düşüncesi book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
Tek rek hatlarıyla daha önce gözlemleyebildiğimiz üzere, Rönesans'tan beridir batı insanlığının siyaset düşüncesini boydan boya geçen derin bir tezat vardır; genel düşünüşe hâkim doğal hukukun merkezi düşüncesi ile tarih ve siyaset reddedilemez olguları arasındaki çatışmadır bu. Stoa'nın yarattığı, Hristiyanlığın benimseyip kendine uydurduğu, sonra da aydınlanmanın tekrar yaşamının sekülerleştirdiği doğal hukuk, akıl ve doğa yasalarının son kertede ahenk içinde bulundukları ve evreni bir arada tutan ilahi birlikten doğdukları varsayımından hareket etmektedir. Tanrı'nın insana üflediği akıl ise bu birlik ile ahengi bütün halinde kavrayıp insan yaşamına ölçü verecek yasaların içeriğini belirlemeye muktedirdir. Bu normlar dürtülerin aşağı yaşamına hakim olup onu soylulaştırma görevi karşısında fiiliyata bazı tavizler vererek onunla uzlaşmaya mecbursalar da asli ideal kalıpları içinde fiiliyatla temasları yoktur, kutup yıldızları olarak yaşamın üstünde ebediyen, değişmeden ve mahiyetlerini korumak suretiyle beklerler. Doğanın ruhunu oluşturan bu ilahi aklın bilinçli taşıyıcısı ve yorumcusu ise insan tekidir, akıl ve doğal hukukun getirdiği buyrukların amaç ve hedefi de insan tekinin olgunlaşmasıdır. Bu noktada doğa, tarih ve evrenin barındırdığı akıl (buna dayanarak söz konusu buyruklara mutlak geçerlilik karakteri verilmiştir) safiyane bir tavırla yalnızca insan tekinin ihtiyaçlarına göre takdir edilmiş, aynı ihtiyaçlar bu sayede dünyaya yansıtılmış ve mutlaklaştırılmıştır.
Işte Hegel'in çığır açan büyük başarısı. Nihai öğretisine göre fiili devlet i zamanda akli devlettir. "Akli olan fiilidir, fiili olan da akli" Şüphesiz ki bunu diyebilmek için akıl kavramını başka şekilde yorumlayıp sıvılaştırması, normlarını şimdiye dek sahip oldukları kararlı karakterden soyması ve biteviye yükselen akışkan bir
Devlet aklınan esasının dayandığı iki kaynaktan biri, hükmedenlerin şahsi kidar dürtüsüdür, diğeriyse karşılığında eline bir şeyler geçtiği, kendi gizli iktidar ve yaşam dürtüleriyle, hükmedenlerin dürtülerini de beslediği için hüküm altına girmeye boyun eğen halkın ihtiyacıdır. Hükmedenler ile edilenler ortak bir bağla, yani insanın birlikteliğe duyduğu asli ihtiyaçla sarmalanırlar. Bir halk üzerinde kazanılan iktidarın ayakta kalması için bakılıp gözetilmesi gerekliliği, bu iktidarın özünde vardır. İktidar varsa, organize edilmesi gerekir. Organize edilince müstakil bir nicelik, fertler üstü bir şey olur, bakılması, hizmet edilmesi gerekir, en önce hizmet etmesi gereken de iktidarı için çabalayandır. Hükümdar kendi iktidarının hizmetçisine dönüşür. İktidar arayıp onun amaçları şahsi keyfiliği sınırlandırmaya başlar, işte devlet aklının doğum saati gelmiştir.
"