Devlet Aklı Modern Çağda Devlet Aklı Düşüncesi

Friedrich Meinecke

Devlet Aklı Modern Çağda Devlet Aklı Düşüncesi Posts

You can find Devlet Aklı Modern Çağda Devlet Aklı Düşüncesi books, Devlet Aklı Modern Çağda Devlet Aklı Düşüncesi quotes and quotes, Devlet Aklı Modern Çağda Devlet Aklı Düşüncesi authors, Devlet Aklı Modern Çağda Devlet Aklı Düşüncesi reviews and reviews on 1000Kitap.
"Yalnızca aklı bulmuş olmak uzun zaman bana da yetti; Bir Varlık'ın aynılığına tek ve en yücedir diye tazimde bulunarak her durum için tek doğru vardır, her durumda aynı davranış olmalıdır sanırdım." Fakat artık “münferit varlığın kendine haslığı düşüncesine” tutulmuştur, artık daha yüce bir ahlaklılık aramadan duramamaktadır, insanlığın dışarıdan paramparça, içeridense hep aynıymış gibi görünen tek biçimli bir kütle olarak var olması gerektiğiyle artık yetinememektedir. O gün bugündür içimde en büyük yaygarayı koparanı artık görüyordum; anlamıştım, her insan insanlığı kendince, unsurlarının kendine has karışımıyla temsil etmelidir ki insanlık, kendini her şekilde açsın, insanlığın bağrından kopabilecek çeşit çeşit her şey zaman ve mekânın bolluğunda müessir olsun.
Sayfa 359Kitabı okudu
Hegel'in güç devleti düşüncesinin çıkış noktası, öz ferdiyetinin genişletilmekle kalmasından duyduğu memnuniyetsizlik ve devletin fertlerüstü olmakla beraber fertleri hizmetine girmeye zorlayan yazgısının kudreti, kısacası devletin fert üzerindeki önceliği yukarıdaki cümlelerden hâlâ seçilebilmektedir. Pek tabii, Hegel'in diyalektiğine
Sayfa 358Kitabı okudu
Reklam
18. yüzyılın büyük olayı hâkim mutlakiyet örtüsü altında orta sınıfın ruhi ve sosyal açıdan güçlenmesi, artık gitgide siyasi bir renge de boyanan sınıf çıkarı için akıl ve doğal hukuk hazinesini sömürmeye başlamasıdır. Doğal hukuka dayanan devlet anlayışının ferdiyetçi özü daha yeni neşvünema bulmaktadır. Devlete yukarıdan değil, gayet saf bir şekilde aşağıdan, insanlığın doğuştan gelen haklarından bakılmaya ve devlet önceki devirlere kıyasla çok daha belirgin biçimde fertlerin mutluluğu amacına uygun bir tertip olarak ele alınmaya başlamıştır. Bundan ötürü devlet aklı konusu olağan teorik tartışmalardan kaybolmuşsa da devlet adamlarının pratik ve geleneklerinde canlılığını sürdürmüştür Keza devletin özel çıkarları öğretisi de 18. yüzyılda klasik zirvesine yükselen mutlakiyetçi iktidar siyasetinin pratik ihtiyaçları yüzünden benimsenmeye devam edilmiştir. Fakat temelden farklı ampirizm ile akılcılık prensipleri arasındaki eski gerilim bu sırada devasa bir hâl almıştır ve Büyük Friedrich'in çelişkilerinde, onun insaniyetçi devlet ile güç devleti düşüncelerinin ikiliğinde bizi âdeta sarsarak karşımıza çıkmaktadır. Olaylar akut bir krize sürüklenmektedir. Aşağıdan, fertlerden bakılan devlet fikri, yukarıdan yönetilen fiili devletten kopmaya ve önceleri onunla geçinmesini sağlayan uzlaşmaları unutmaya başlamıştır.
Sayfa 346Kitabı okudu
Tek rek hatlarıyla daha önce gözlemleyebildiğimiz üzere, Rönesans'tan beridir batı insanlığının siyaset düşüncesini boydan boya geçen derin bir tezat vardır; genel düşünüşe hâkim doğal hukukun merkezi düşüncesi ile tarih ve siyaset reddedilemez olguları arasındaki çatışmadır bu. Stoa'nın yarattığı, Hristiyanlığın benimseyip kendine uydurduğu, sonra da aydınlanmanın tekrar yaşamının sekülerleştirdiği doğal hukuk, akıl ve doğa yasalarının son kertede ahenk içinde bulundukları ve evreni bir arada tutan ilahi birlikten doğdukları varsayımından hareket etmektedir. Tanrı'nın insana üflediği akıl ise bu birlik ile ahengi bütün halinde kavrayıp insan yaşamına ölçü verecek yasaların içeriğini belirlemeye muktedirdir. Bu normlar dürtülerin aşağı yaşamına hakim olup onu soylulaştırma görevi karşısında fiiliyata bazı tavizler vererek onunla uzlaşmaya mecbursalar da asli ideal kalıpları içinde fiiliyatla temasları yoktur, kutup yıldızları olarak yaşamın üstünde ebediyen, değişmeden ve mahiyetlerini korumak suretiyle beklerler. Doğanın ruhunu oluşturan bu ilahi aklın bilinçli taşıyıcısı ve yorumcusu ise insan tekidir, akıl ve doğal hukukun getirdiği buyrukların amaç ve hedefi de insan tekinin olgunlaşmasıdır. Bu noktada doğa, tarih ve evrenin barındırdığı akıl (buna dayanarak söz konusu buyruklara mutlak geçerlilik karakteri verilmiştir) safiyane bir tavırla yalnızca insan tekinin ihtiyaçlarına göre takdir edilmiş, aynı ihtiyaçlar bu sayede dünyaya yansıtılmış ve mutlaklaştırılmıştır.
Sayfa 344Kitabı okudu
Işte Hegel'in çığır açan büyük başarısı. Nihai öğretisine göre fiili devlet i zamanda akli devlettir. "Akli olan fiilidir, fiili olan da akli" Şüphesiz ki bunu diyebilmek için akıl kavramını başka şekilde yorumlayıp sıvılaştırması, normlarını şimdiye dek sahip oldukları kararlı karakterden soyması ve biteviye yükselen akışkan bir
Sayfa 348Kitabı okudu
Gerek XIV. Louis gerek büyük elektör prens olsun, ikisi de anlaşma imzalamış, biri hırsından, öbürü zaruretten anlaşmaları bozmuşlardır. Kudretli hükümdarlar hür ve bağımsız bir iradeyle, sözlerine köle olmaktan kurtulurlar. Pek iktidar imkânı olmayan hükümdarlar ise sözlerinde durmazlar, çünkü sık sık konjonktürlere boyun eğmeye mecbur kalırlar. Demek ki güç ne kadar azsa devlet aklı kişiyi nahoş araçlar kullanmaya o kadar çok zorlayabilecektir. Böylelikle küçük devletlerin daha çirkin karşılanan siya- seti artık ahlaken yargılanmamakta, daha ziyade sebepleri açıklanmakta ve meşruiyet verilmektedir. Fakat gücün daha büyük ve serbest olması yalnız daha soylu kullanılacağı anlamına gelmez, istismar edilmesi için de akıl çelebilecektir. İşte tüm bunlar iktidar siyaseti meselelerinin pürüzlü ve istikrarsız karakterini yeniden göstermektedir.
Reklam
20 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.