Toplum kurucu ve yasakoyucu güçlerle canlı insanlar arasındaki ayrım, bir eşitlik unsuru olmaktan çıkarak, insanın insana kulluğunun aracı haline gelmiştir.
Dine, sosyal dokunun içinde, ortaklaşa saptanmış inançlar sistemi ve en ince ayrıntısına dek kurallandırılmış törenler bütünü olarak, kurulmuş biçimde rastladığımız bir gerçektir.
Dini söylem, insanların varlık nedenlerini ve kökenlerini aldıkları başka bir iktidar odağının, görünmez güçlerin görünüre hükmettikleri başka bir mekanın bulunduğunu söyler.