Dillerde Dolaşan Deyim ve Sözlerin, Gerçek Öyküleri

Deyimler ve Öyküleri 4

Selim Gündüzalp

Deyimler ve Öyküleri 4 Quotes

You can find Deyimler ve Öyküleri 4 quotes, Deyimler ve Öyküleri 4 book quotes, the most impressive sentences and paragraphs on 1000Kitap.
ÇOK ZÂLİM bir kimse olan ve sevilmeyen Zâkir Ağa günün birinde ölmüş. Ağa'nın karısı ölüm haberini nasıl duyurayım da kimse sevinmesin, diye düşünmüş ve tellâl çıkartıp şöyle bağırtmış: “Zâkir Ağa öldü, ölmeyecek olan sevinsin."
:D ne atasözleri var ya :D
Geçinmeye gönlüm yok da adını sormadım *** ANADOLU’DA ilk nüfus sayımı yapılıyormuş, Yeni evlenmiş, fakat karısından hoşlanmamış olan bir adama, sayım memuru karısının adını sormuş. Adam : “Geçinmeye gönlüm yok ki beyim. Adını hiç sormadım!” cevabını vermiş. Bu deyim, “hiç niyetim yok" mânâsında kullanılır.
Reklam
Eşek olur da anırmaz mı?
*** KÖYLÜNÜN BİRİNİN kulakları işitmez olmuş. Karısına: "Hanım hanım, şu bizim eşeğe bir hâl oldu.Günlerdir ağzını açar, kapatır ama, hiç anırmaz” demiş. Kadıncağız gülsün mü ağlasın mı, bilememiş: “Ah beyim ah! Eşek olur da anırmaz mı? Olan senin kulaklarına oldu" demiş. Bu deyim, “herkes neyse odur” mânâsında kullanılır.
İnşallah cnm ya :D
ADAMIN BİRİ, "yarın şunu yapacağım, bunu yapacağım" der, dururmuş. Saf kalpli bir hanımı varmış. Beyi böyle konuşunca: "Bey, bey.. Dünya hâli, hiçbirimiz yarın ne olacağıni bilemeyiz, inşaallah de" dermiş, ama dinletemezmiş. Adam bir gün, gün ağarmadan eşeğine iki boş küfeyi bağlayıp, üzüm bağına doğru yola çıkmış. Hanımı sormuş: "Bey nereye?" "Bağa hanım, şu küfeleri üzüm doldurup getireceğim. Biraz pekmez, biraz sirke, biraz da şıra yaparız. Sonra götürüp pazarda satarız. Elimize üç beş lira geçer. Onunla da, yağ alırız, un alırız, sen de ekmek yaparsın" demiş. Kadıncağız yine: "Bey inşaallah de, inşaallah de" demiş. Demiş ama dinletememiş. Adam yola çıkmış. Bağdan üzümleri toplayıp küfelere doldurmuş. Eşek önde o arkada evin yolunu tutmuşlar. Yolda giderken yağmur başlamış. Ama ne yağmur. Bardaktan değil, kovadan boşalıyormuş mübarek. Gök delinmiş gibi öyle bir tufan olmuş ki, dere taşmış. Taşan dere eşek ile küfeleri alıp götürmüş. Adam canini zor kurtarmış. Tirteye titreye evine gelip kapıyı çalmış. Hanımı, "kimdir?" diye seslenince: Adam: "İnşaallah kocandır" demiş.
Öyle huya, böyle huy.
"Huyum bu" AKREP, bir gölün karşı tarafına geçmek için, kurbağaya yalvarmış: "Ne olur? Sen yüzme biliyorsun, ben bilmiyorum. Sevaba girersin, Allah rızası için beni sırtına al da gölden karşı tarafa geçiriver!" demiş. Kurbağa bunu sırtına almış, kıyıdan açılmış. Gölün ortalarına vardıkları zaman, akrep duramamış, kurbağaya: "Ben seni sokacağım!" demiş. Kurbağa: "Nasıl olur? Ben sana iyilik yaptım, sırtıma aldım, geçiriyorum..." deyince akrep: "Ne yapayım kardeş, duramam; benim huyum bu!" demiş. Kurbağa: "Ya öyle mi, bu da benim huyum" diyerek suya dalmış ve kendini sokturmadan nankör akrebi boğmuş. ...
İlk Göz Ağrısı
ESKİDEN savaşlar şimdikinden çok olduğu için, Anadolu'nun hemen her köyünden, hemen her hanesinden şu ya da bu cephede savaşan bir asker olurmuş. Bu askerlerin geride kalan anaları, kardeşleri, hanımları, nişanlıları , yavukluları olurmuş elbette. Bu bıçareler, vatanını, milletini, dinini muhafaza için cephe cephe koşan yiğitleriyle elbet gurur duyarlar-ış amma, ağlamadan, göz yaşı dökmeden de gün geçirmezlermiş . Bazan aşikar, bazan gizli gizli ağlayan genç kız ve gelinlerimizin göz pınarları kuruyup gözleri çapaklanmaya ve ağrımaya başlarmış. Birbirleriyle konuşurken, o zamanın terbiyesi icabı : "Senin yavuklun, senin kocan" diyemez, utanırlarmış . "Benim göz ağrımdan hiç mektup gelmiyor, senin- kinden haber var mı?" diye sorarlarmış . ••• Bu deyim, sevdiklerim içinde en birincisi anlamında kullanılır.
Reklam
Çalım Satmak
ZENGİN TÜCCARLARDAN birisi ölür; geriye haylaz, beceriksiz bir oğlu kalır. Babasından ne kaldıysa, az zamanda yer bitirir. Yaz kış demez, üstüne kıymetli bir kürk giyerek, içinde hiçbir mal kalmamış olan mağazasına gelir, otururmuş. Oğlunu evlendirecek olan bir köylü, alış veriş için şehre iner. Aradıklarından bazılarını bulamaz. Bu mağazanın önüne gelir. Bakar ki, içeride bir adam çalımlı çalımlı dolaşıyor. Oradan geçenlerden birisine: "Bu kürklü adam ne satıyor?" diye sorar. "Ne satacak, çalım satıyor!" der. ••• Bu deyim, başkalarına karşı "hava atmak, gösteriş yapmak" manasında kullanılır.
Kebikeç ESKİ yazma kitapların ilk sayfalarında sıkça rastlanan bir tılsımdır. “Yâ Kebikeç” ibaresinin, kitapları kurtlardan ve güvelerden koruduğuna inanılırdı. Süryanî lûgatinde bir melek ismi olan Kebikeç, aynı zamanda haşarat için görevlendirilmiş meleğin de ismidir.
Ayakları suya ermek UYKU esnasında gezenlerin yatağı etrafına, sahanlar ve tepsiler içinde su koyarlarmış, Hasta uyku halinde yataktan kalkıp giderken, ayakları bu sulara temas edince uyanır ve aklı başına gelirmiş. Günlük hayatta, yanlış bir iş yapmaya yeltenirken herhangi bir ikaz ve ihtar üzerine, hatasını anlayarak vazgeçen ve doğru yola giren insanlara ayakları suya erdi tabirinin kullanılması bu âdete dayanır.
Amasyanın bardağı Biri olmazsa bir daha *** Ecdadımızın bir yolculuk sırasında su kabı olarak yanlarından ayırmadığı ufak bir desti vardı. Adına bardak derlerdi. Destiden küçük, çaydanlıktan büyük, kulplu ve emzikli bir su kabı idi. Bunları bazan da çam ağacından oyarak yaparlardı. Çam bardaklar suyu çok soğuk tutar ve kendilerine mahsus bir çam kokusu da verirlerdi. Çömlekhanelerde çamurdan yapılan bardak ve destiler ise, her memleketin toprağına ve pişirme tarzına göre ayrı bir özellik ve kıymet taşırdı. Vaktiyle Amasya'da da yapılan bu bardaklar kalitesiz olup, çabuk kırıldığı için sık sık yenisini almak lazım gelirmiş. Bu yüzden: “Amasya'nın bardağı, biri olmazsa bir daha," diye bir deyim, dilimizde yer etmiştir.
21 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.