“Her geçen gün anılar biraz daha ağırlaşır. Her gün seni biraz daha derine çeker. Sarmaş dolaş olursun onlarla, her seferinde bir ilmek atılır, kendi kefenini dokursun, bir koza örersin, içinde delilik büyür.”
“Bellek tehlikeli şeydir. Anıları evirip çevirirsin, her köşesini ve ayrıntısını bildiğini sanırsın ama yine de seni yaralayacak keskin bir tarafına rastlarsın.”
Bazıları Kızıl Kent’in yüreğinin kara olduğunu söyler, doğru da derler hani. Ama onun altı kişilik bir devriyeyi balta ve hançerle hakladığını kim görse size onun sanatçı ruhlu olduğunu da söyler.
“... En iyi işkenceciler ödleklerden çıkar. Ödlekler korkuyu idrak etmişlerdir ve kullanmasını bilirler. Kahramanlara gelince, onlardan berbat işkenceci olur. Normal bir insanı neyin güdümlediğini ayırt edemezler. Her şeyi yanlış anlarlar. Gururuna leke çalmaktan daha kötü bir şey akıllarına gelmez. Öte yandan bir korkak seni tabureye bağlar ve altına ağır tutuşan bir ateş yakıverir. Ben ne bir kahramanım ne de bir korkak ama elimdekini kullanmasını bilirim.”
“Bizi tanımlayan düşmanlarımızdır ancak onları kendimiz de seçebiliriz. Hıncını düşman belle, Jorg. Bunu yaptın mı muhteşem bir adam olabilirsin ama daha önemlisi, belki mutlu biri olursun.”