Dillerin Kökeni Üzerine Deneme

Jean-Jacques Rousseau

Dillerin Kökeni Üzerine Deneme Gönderileri

Dillerin Kökeni Üzerine Deneme kitaplarını, Dillerin Kökeni Üzerine Deneme sözleri ve alıntılarını, Dillerin Kökeni Üzerine Deneme yazarlarını, Dillerin Kökeni Üzerine Deneme yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Hiç görmedikleri ve varlığından haberdar olmadıkları dünyanın geriye kalanına düşmanlardı, bilemedikleri her şeyden nefret ediyorlardı."
"Hiçbir şey hayal etmeyen kişi, sadece kendisini hisseder, insan ırkının ortasında yalnızdır."
Reklam
"Toplumsal duyarlılıklar eğitimli hale gelmemizle gelişir."
Dillerin Kökeni Üzerine Deneme
Bu halkın karakterinin, geleneklerinin ve ilgilerinin kendi dili üzerinde ne kadar etkili olduğunu fiilen gözlemlemek ve örneklerle göstermek, oldukça felsefi bir araştırmanın konusu olurdu.
Dillerin Kökeni Üzerine Deneme
Yazılı bir dilin, yalnızca konuşulan bir dilin canlılığını uzun süre muhafaza etmesi olanaksızdır. Doğal sesleri değil, insani sesleri yazarız. Oysa vurguya önem ve ren bir dilde, dilin enerjisinin çok daha büyük bir bölümünde doğal sesler, vurgular, her türden tonlama ortaya çıkarır ve sıradan bir cümleyi, kullanıldığı yere özgü kılar. Bunların yerine kullandığımız araçlarsa yazı dilini genişletip uzatır ve kitapları söyleme dönüştürmek, sözleri zayıflatır. Her şeyi yazarmış gibi dile getirerek aslında konuşurken okumaktan başka bir şey yapmıyoruz.
Reklam
Dillerin Kökeni Üzerine Deneme
Bildiğimiz en eski diller olan Doğu dillerinin ayırt edici özelliği, bu dillerin oluşumuyla ilgili varsayılan didaktik gelişime bütünüyle zıttır. Bu dillerde, metodik ve akılcı hiçbir şey yoktur, son derece canlı ve mecazlıdırlar. Bize ilk insanların dilinin geometricilerin dili olduğu söylenmişti, ne var ki aslında şairlerin dili olduğunu anlıyoruz.
İnsanları inceleyecekseniz yakın çevrenize bakmanız gerekir ama insanı inceleyecekseniz bakışınızı uzaklara taşımayı öğrenmelisiniz.
İnsanlardan ilk sesleri kopartıp alan ne açlık ne de susuzluktu, bunu sağlayan aşk, nefret, acıma ve öfkeydi.
İnsanlardan ilk sesleri kopartıp alan ne açlık ne de susuzluktu, bunu sağlayan aşk, nefret, acıma ve öfkeydi. Meyveler ellerimizden kaçıp gitmez, konuşmadan da onlarla besleniriz; karnımızı doyurmak istediğimiz avı sessizce takip edebiliriz ama genç bir kalbi tutuşturmak ve haksız bir saldırganı püskürtmek için doğa bizi vurgulara, çığlıklara ve yalvarmalara zorlar. İşte, en eski sözcükler böyle bulunmuştu ve bu nedenle ilk diller, basit ve metodikten önce müzikal ve coşkuluydu.
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.