Din - Harp - Futbol
Ferdi ErtekinDin - Harp - Futbol Gönderileri
Din - Harp - Futbol kitaplarını, Din - Harp - Futbol sözleri ve alıntılarını, Din - Harp - Futbol yazarlarını, Din - Harp - Futbol yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Huizinga'nın tespitiyle oyun ile kültür ve medeniyet karşılıklı olarak birbirlerini şekillendirir. Bu itibarla her oyun, belli bir toplum- kültür ortamında benimsenmesini mümkün kılan kendine özgü bir geista sahip olmasının yanı sıra aynı zamanda dünya görüşlerini yansıtan bir sembol- eylemdir. Bir sembol- eylem ve gösterge olarak futbola, ülkelerin tarihi, dünya görüşü ve sosyolojik karakterini yansıtan bir ayna olarak bakılabilir. Örneğin Türkiye'de A Millî Futbol Takımı'nın rakip millî takım karşısındaki galibiyet yahut mağlubiyeti bütün bir ülkede topyekûn sevinç yahut üzüntüye neden olabiliyorsa, bundan o ülke vatandaşları arasında birlik ve beraberliğin var olduğu sonucu çıkartılabilir.
Çoğunlukla bir ülke futbolunu idare eden hakemlerin konumu ve seviyesi, o ülkenin hukuk seviyesiyle doğru orantılıdır. Hukuk sisteminin yozlaşması, toplumsal alanda zulüm, parçalanma ve kaosa, oyun alanında ise şikeye sebep olur.
Türkiye'de futbol sahası aynı zamanda sosyo-politik bir alandır. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne kabulünün konuşulduğu 2000'li yıllarda stadyumda "Avrupa, Avrupa duy sesimizi, işte bu Türklerin ayak sesleri. Türklerle kimse başa çıkamaz..." tarzı tezahüratlar futbol sahasının sosyo- politik arka planına dair ipuçları taşır.
Ofsaytın askerî yahut dinî bir tasavvur yüküne ve maziye sahip olmaması kanaatimce kavranmasını güçleştiren en önemli unsurların başında gelmektedir. Zira ofsayt salt futbola özgü terim olup, futbolu muharebeden ayırıp oyun formuna sokmakta kullanılan en kritik terimdir.
Futbol, askerlerin kararlılık, cesaret, tahammül ve disiplin gibi nitelikleri kazanmasına yardım eden bir spor dalı olmuştu.
"Oyunun gidişi ile sonucunun tayininde belirleyici tek silah, meşin toptur. Estetiği fiziki güçle harmanlayan futbol, barışçıl bir harbi andırır."
Teoman Duralı
Modern- seküler hayatın bir parçası olan futbol, zihnen, bedenen ve ruhen güçlü ve uyumlu olanın kadroya alındığı (survival), zayıf ve uyumsuz olanın ise kadro dışına itildiği Darwinci - Spencercı evrim teorisi ile rekabeti merkezine alan liberal- kapitalist dünya görüşünün temel prensipleriyle ahenk içindeki canlıyı yeni hayatın yeni kurallarına adapte eden bir oyun olmasıyla bu denli yaygınlaşmış olmalı.
Her dinin kutsal kabul ettiği günlerin tövbe ve dua ayinleri yavaş yavaş ikinci plana itilirken, bu günlerde kupa maçları oynanmaya başlanmıştı.
•
Umberto Eco, futbolun kitleler üzerindeki tesirini ironik bir dille ifade etmek adına haklı olarak "Bir pazar günü futbol maçı varken devrim yapmak mümkün mü?" diye sorar.
Politik alan ile futbol, muharebe alanı ile oyun alanı tarih boyunca birbirleriyle dirsek teması hâlinde olagelmiştir.
•
2019 yılı Ekim ayında Türk ordusunun, güney sınırındaki tehdidi bertaraf için Suriye'nin kuzeyine Barış Pınar Harekâtı'nı başlatmasından sonra oynanan Türkiye- Arnavutluk ve Fransa- Türkiye milli futbol maçlarında, Türk futbolcularının gol sonrası sevinçlerini asker selamı vererek kutlamaları ve Fransa maçında, Fransız rejisinin bu gol sevincini ekranlara yansıtmayarak sansürlemesi muharebe alanı ile oyun alanının nasıl bir dirsek teması hâlinde olduğunu gösteren sayısız örneklerden yalnızca biridir.
Dine karşı futbolun giderek daha fazla taraftar toplamaya başlaması, sekülerleşmenin en temel kıstaslarından birini teşkil etmektedir. Türkiye'de son zamanlarda yeni doğan çocuklara verilen isimlerin özellikle dizi oyuncuları ile futbolculardan esinlendiği gerçeği bu evrensel sekülerleşme eğiliminin bir parçası olsa gerektir.