Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Divan-ı Belagat Unvan-ı Nazım

Yahya Nazîm

Divan-ı Belagat Unvan-ı Nazım Hakkında

Divan-ı Belagat Unvan-ı Nazım konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
0/10
0 Kişi
1
Okunma
Beğeni
495
Görüntülenme

Hakkında

Divan şiirinde çok na’t yazan şairler arasında yer alan Nazîm’in tek eseri, beş ayrı divandan oluşan Divan-ı Belâgat-unvân-ı Nazîm’idir. Söz konusu Divan, klâsik edebiyatımızın en hacimli divanlarından birisidir.
Tahmini Okuma Süresi: 14 sa. 10 dk.Sayfa Sayısı: 500Basım Tarihi: 1841Yayınevi: Takvimhane-i Amire
Ülke: TürkiyeDil: OsmanlıcaFormat: Karton kapak
Reklam

Yazar Hakkında

Yahya Nazîm
Yahya NazîmYazar · 1 kitap
IV.Mehmed , III.Süleyman , II.Ahmed , II.Mustafa ve III.Ahmed dönemlerinde yaşamış şair ve bestekârlarımızdan olan Yahya Nazim Efendi , İstanbul Kumkapı’da doğmuştur. Doğum tarihi kesin olarak bilinememekle beraber , bazı kaynaklar onun 1727 yılında ve 77 yaşında öldüğünü yazmaktadır. Böylece Yahya Nazim Efendi’nin 1650 yılında doğduğu anlaşılmaktadır. Asıl adı Yahya olup, Nazim, kullandığı mahlâsıdır. “Ey nazm-ı nuûtî zib-i divân-ü kısas Ben zâra nola NAZÎM olursa mahlâs” beytinden de bu durum anlaşılmaktadır. Nazim henüz küçük yaşlarında iken , şiir ve musıkiye karşı yetenekli biri olduğundan , Enderun’a alınmış , orada çok iyi bir eğitim ve öğretimden geçmiş , Farsça ve Arapça’yı öğrenmiştir. Öğrenim sonrası sarayda çeşitli görevlerde bulunmuş , bu arada Kilar-ı Hassa Nöbetçibaşlığı ‘na getirilmiştir. Yine daha sonraları musıki ve şiir konularında gösterdiği başarılar sonucunda , IV.Mehmed onu İstanbul’un Meyve-i ter pazarbaşılığı’na getirmiş , Nazim Efendi de bu görevini ölene kadar sürdürmüştür. Büyük bestekârımız yapmış olduğu bu görev karşılığında aldığı para ile geçim sıkıntısı çekmiş , bazı şiirlerinde yoksulluktan ve maaş azlığından şikayet ederek , durumunu belirtmeye çalışmıştır. Bu sıkıntılarını hafifletmek için de , zamanının padişahlarına ve önde gelen devlet adamlarına şiirler yazıp , hanendelik ederek , ihsanlar beklemiştir. Özellikle Kırım Hanı Hacı Selim Giray I ‘e yazmış olduğu medhiyelerle , şair ve müzisyen olan Selim Giray Han’dan büyük ilgi görmüş olmalıdır. Nazim’in san’atçı kişiliğinin gelişmesinde önemli bir yeri olan ikinci bir yön ise Mevlevi tekkeleridir. Daha çocuk yaşlarında Galata Mevlevihanesi Şeyhi Arzi Dede’nin öğrencileri arasına girerek ondan dil , şiir ve musıki konularında uzun yılar yararlanmıştır. Arzi Dede’nin 1665 yılında ölümünden sonra da Edirne’ye gitmiş ve buradaki mevlevihane şeyhi Neşati Dede’ye kapılanmıştır. Neşati Dede’den özellikle edebiyat konusunda çok faydalanmış ve onun etkisinde kalmıştır. Naili de, bestekârımızın faydalandığı büyük şairlerimizden biridir. Bu son iki üstadın san’at seviyesine yaklaşan ve döneminde üstad bir müzisyen olduğu kadar , büyük bir şair olarak da kabul gören Yahya Nazim , “Çelebi” veya “Efendi” şeklinde anılmış ve her zaman büyük takdir görmüştür. Şiir diline son derece hakim olan Yahya Nazim Efendi’nin üslubu sade , sıcak ve samimidir. Onun en büyük özelliklerinden birisi de Hz.Muhammed’e karşı beslediği sevgi ve buna bağlı olarak kaleme almış olduğu yüzlerce na’tdir. Ayrıca, yaşadığı yüzyılda, gerek camiilerde, gerekse mevlevihanelerde “Na’t han”ların na’t okumaları önem verilen bir husus idi. O dönemde bazı cami’lere na’t hanların tayin edildiğini bilmekteyiz. Bu ortamın verdiği güçle Yahya Nazim’in, bu forma çok önemsediğini, yazmış olduğu beş divanından ikisinin sadece na’tlerden oluşmasından anlamaktayız. Hatta Nazim’in bu yönüyle ilgili olarak aktarılmış bazı söylentiler de vardır ki onlardan biri de şöyledir : Nazim henüz pek genç iken , Kumkapı Meyhaneleri’nde gece gündüz vaktini içki ve eğlence ile geçirirmiş. Yalnız üç aylarda ağzına bir damla içki koymaz , fakat bayramla beraber eski haline dönermiş. Komşularından zengin bir tüccar, onun bu halini her zaman eleştirirmiş. Hatta bir gün yakınlarda bulunan bir şeyhe, Nazim’in bu durumunu şikâyet etmiş. Şeyh de tüccara Nazim hakkında böyle konuşmamasını , onun bir gün bu alışkanlıklarından vazgeçerek manevi seviyesinin yükseleceğini söylemiş. Tüccar o gece rüyasında bir tellâlin elindeki kâğıdı “bin altına” diye bağırarak sokak sokak dolaştırdığını görmüş. Kâğıtta Nazim’in ünlü bir na’ti varmış. Tüccar bunu görünce değerinin beş mislini vererek na’ti satın almak istemiş , fakat tellâl aniden ortadan kaybolmuş. Tüccar bunun üzerine tellâli aramış , bulmuş ve o kâğıdı mutlaka satın almak istediğini söylemiş. Tellal “Peygamber Efendimiz na’ti çok beğendi ve benden bin altına satın aldı “ cevabını verince tüccar ağlayarak uyanmış. Nazim hakkındaki düşüncelerinden pişmanlık duyan tüccar , Nazim’den özür dilemiş. Yaklaşık 500 sayfalık , 5 ayrı divandan oluşan büyük divanında, çeşitli formlarda şiirler bulunmaktadır. Şarkı formunda vermiş olduğu örnekler, kendinden sonra gelen ve bu formda şiir yazan şairlere örnek olma özelliğine sahiptir. Şehnâz makamındaki ağır semaisinde kullandığı gazeli , onun şairlik kudreti hakkında bize bilgi verecek donanıma sahiptir. “Didem ruhunu gözler gözler ruhunu didem Kıblem olalı kaşın kaşın olalı kıblem Cennet gibidir rûyin rûyin cennet gibidir Adem doyamaz sana sana adem doyamaz Gamzen ciğerim deldi deldi ciğerim gamzen Bilmem nicolur hâlim hâlim nicolur bilmem Vuslat bileli hicrin hicrin bileli vuslat Mâtem görünür şâdî şâdî görünür matem Zahmım göricek cânâ cânâ göricek zahmım Merhem koyasın bir gün bir gün merhem koyasın Sende nazarı dâim dâim nazarı sende Âlem yüzüne meftûn meftûn yüzüne âlem Olsun ko Nazîm ey gül ey gül ko Nazîm olsun Herdem gülüne bülbül bülbül gülüne herdem “ Yahya Nazim , klâsik musıkimizin en önde gelen bestekârlarından da biridir. Zamanında da hanende , bestekâr olarak huzurda yapılan fasıllarda bulunmuş , ilgi görmüştür. Bestekârlığı Itri ile olgunlaşan anlayışa uygun, klâsik üslubta vermiş olduğu eserler , son derece parlak ve san’atlıdır. Yine eserlerindeki sadelik, onun bestekârlığının ayrı bir yönüdür. Tiz ve tavırlı bir sese sahip olan, zamanında “Hanende Nazim” olarak da tanınmıştır. Es’ad Efendi , onun eğitim aldığı dönemlerde musıkiyi çeşitli yönleriyle öğrendiğini yazar. Yine onun bestekârlığıyla ilgili övgü dolu sözler söyler. 500’den fazla eser bestelediği söylenen Nazim’in , güfte mecmualarında 300’e yakın eserine rastlanmıştır. Bugün sahib olduğumuz eserlerinin sayısı ise 14 kadardır. Nazim’in dönemin önde gelen musıkişinaslarından yararlandığını görmekteyiz. Bunlar arasında Nefiri Ahmed Çelebi’yi ve Hafız Post’u sayabiliriz. Yine Itri ve Nabi gibi ünlüler de çağdaşıdır. Hayatının son dönemleri , Lâle Devri’ne rastlayan Nazim 1727 yılında ölmüştür. “Dedi Ya Hayy göçdü Yahya-i Nazîm” ölümüne düşürülen tarihtir.