Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Diyanet Dergisi - Sayı 375 (Mart 2022)

Diyanet Dergisi

Diyanet Dergisi - Sayı 375 (Mart 2022) Gönderileri

Diyanet Dergisi - Sayı 375 (Mart 2022) kitaplarını, Diyanet Dergisi - Sayı 375 (Mart 2022) sözleri ve alıntılarını, Diyanet Dergisi - Sayı 375 (Mart 2022) yazarlarını, Diyanet Dergisi - Sayı 375 (Mart 2022) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne mutlu aziz varlığını, can emanetini, tertemiz bir yürek, müstakim bir niyet ve örnek bir ahlak ile teslim edenlere. TÜM ŞÜHEDANIN RUHLARI ŞÂD OLSUN.
Ölüm, hayatın değil doğumun zıddıdır ve insan adeta ölmek üzere doğmuştur. ... Bu anlamda yaşamak, bir bakıma " insan ne için ölmeli ?" Sorusunun cevabına imkân tanıyan bir süreçtir.
Reklam
Hz. Ali der ki: "Ben şerri öğreniyorum şerden kaçınmak için."
Sayfa 22
Kişinin kalbi ile ilişkisinin örselendiği imaj ve gösteri tutkusunun hayatı kuşattığı, dışa dönük hayatların öne çıktığı modern zamanlarda kalbin istikametini muhafaza etmek daha da zorlaşmaktadır.
Sayfa 16
İslam'ın en fazla yanlış anlaşılan ve istismar edilen kavramlarından biri de cihattır. Her şeyden önce cihat bir ahlak, merhamet ve adalet mücadelesidir. Azgınlaşan küffara ve zalimlere karşı hak ve hukuk mücadelesidir. Cihat bir şiddet değil şefkat kavramıdır. Öldürmek değil yaşatmak mücadelesidir. Tehdit etmek değil güven vermektir.
Sayfa 16
Suçsuzların Günahı Ne?
Hepimiz aynı gemide yaşıyoruz. Denizin dalgasına, fırtınaya, güneşin kavurucu sıcağına hep birlikte maruz kalıyoruz. İnsanların kimisi geminin güzel yerlerinde, kimisi dar ve izbe mekânlarında bulunuyor. Bazıları da gemi içinde kargaşa çıkarıyorlar, ortamı karıştırıyorlar veya insanların ellerindekini almaya kalkışıyorlar. Hatta bunlarla yetinmiyorlar, güverteyi tahrip ediyorlar, yelkenlere zarar veriyor, geminin dengesini sağlayan ana direği yıkmaya çalışıyorlar. Güzel yerlerde bulunanlar "Benim yerim iyi ve güvenli." diye, izbe yerde olanlar ise "Daha kötü ne olabilir ki?" diye bu insanları engellemeye çalışmıyorlar. Sonuçta bu kötü insanlar, geminin tahrip olmasına veya batma tehlikesi geçirmesine yol açıyorlar. Eğer gemi batarsa herkes ölecek; iyi ve kötü, suçlu ve suçsuz herkes helak olacak.
Sayfa 65 - Prof. Dr. Cağfer Karadaş
Reklam
Bir kelime veya cümle hakkı ifade ediyorsa anlamlıdır ve tarafımızdan saygı görmeye muteberdir, aksi takdirde kelimeleri ve anlamları saygıya muteber göremeyiz. Çünkü saygı kabullenmeyi, örnek almayı, hayranlık duymayı, üstün görmeyi, sevgiyi, çekinmeyi de ifade eder, bundan dolayı doğruluk payı olmayan düşüncelere "saygı duymak" ifadesi ile karşılık verilmez; bir karşılık verilmesi gerekiyorsa "Söylediklerini anlıyorum." demek kâfidir aslında.
Sayfa 61 - Sümeyye Akpınar
MEŞŞÂÎLER
Aristo, Platon'un ölümünden sonra felsefe serüvenini hocasının okulu Akademia'da sürdürmemiş, Atina'nın kuzeyinde Lyceum adıyla başka bir felsefe okulu kurmuştur. Felsefe derslerini okulun bahçesindeki sütunlar çevresinde gezinerek anlatmasından esinlenerek Aristo'yu takip eden düşünürlere Meşşâîyyûn (yürüyenler), bu felsefe akımına da Meşşâîlik adı verilmiştir. (Fatih Toktaş, Meşşâi Felsefe, İnsan Yayınları, Istanbul, 2004, s. 7-13)
Sayfa 52 - Ali Aygün
İmam Gazali hilim ehlinde, öfkeyi yenme ve yumuşaklıkla muamele etme hâlinin zorlama olmadan bir meleke olarak ortaya çıktığını söyler. Bu, aklın kemale ermesi ve bedeni kontrol altına almasının alametidir. Bu ahlakla bezenen kişinin sahip olduğu faziletleri Hasan Basri, şu şekilde sıralamaktadır: "Müslüman dininde güçlü, kararlı ve yumuşak olan kişidir; imanı sağlam, bilgili ve halim, zeki ve merhametlidir; hem haklı hem bağışlayıcı, hem zengin hem tutumludur; hasta olduğunda tahammüllü, güçlü ve iyilikseverdir; arkadaşlığın ve dostluğun sıkıntılarına katlanır, zorluklara sabreder; öfkesine mağlup olmaz, gurur ve kibre kapılmaz, ihtiraslarına yenilmez; hırsı yüzünden küçülmez; basit hedeflerle yetinmez; mazluma yardım eder, zayıfa acır; cimrilik yapmaz, israf etmez; kendisine kötülük edeni bağışlar, cahili hoş görür; nefsi sıkıntıda olsa da herkes kendisinden faydalanır.” (Mustafa Çağrıcı, Hilim, TDV İslam Ansiklopedisi, c. 18, s.36.)
Sayfa 43 - Dr. Lamia Levent Abul
Kitlesel bir hipnoz kutusu olan televizyonun reklam kuşakları ya da yaygın marketlerin raf düzeninden müzik seçimine ürün yerleştirme usulleri sayesinde bu uyarıcı telkin ya da sübliminal mesajlar, insanı bir tüketim kobayına rahatlıkla çevirmektedir. Nihayetinde mesele, beynin yüksek ya da düşük frekanslı mesajlar yoluyla etkilenmesi ve asıl işlevi olan düşünme, eleştiri, analiz ve farkına varma gibi işlevlerini ihmal eder hâle gelmesidir.
Sayfa 37 - Prof. Dr. Osman Demir
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.