Doğu Batı - Sayı 3 Sözleri ve Alıntıları
Doğu Batı - Sayı 3 sözleri ve alıntılarını, Doğu Batı - Sayı 3 kitap alıntılarını, Doğu Batı - Sayı 3 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İnsan dönüşümler geçirmeden anlayamaz. Anlamadan dönüşemez. Anlamışsanız aynı kalamazsınız.
Canlı evrende varolabilmek için dönüşümler geçirir.
Yobaz bilmeyendir.Değişimin anlaşılması için dönüşüm gerektiğinin farkında değildir.
Sayfa 38Kitabı okudu
Hayatın sırrı istikrar içinde değişmede saklıdır.
Sayfa 55Kitabı okudu
"Çıkarların ışığında yorumlanan ve etkin ilişkilerde yaşanan bir dünyada deviniriz."
-Rüdiger Bubner
Sayfa 103Kitabı okudu
Hilmi Ziya Ülken, irtica üzerine bir yazısında bu farklılığı şu şekilde ifade eder: "Batı'da değişimler toplumun alt kesimlerinden gelip mevcut iktidarları sarsmıştır, o nedenle gericilik adı verilen tepkiler, reactionlar iktidar mevkiinden yukarıdan geldiği halde, Orta Doğu 'da halktan gelmektedir. Batı'da reaction şuurlu bir şekilde siyasi, içtimai bir cereyan, asri silah lara sahip bir düşünce tarzı olduğu hâlde, Doğu'da "irtica" cemiyetin biricik çıkar yolu olan hareketi taassup ve skolastikle, bilgisiz kütle homurtusu ile karşılayan müphem, tarifsiz ve sistemsiz bir cereyan olarak kaldığı için pejoratif bir manada kullanmıştır. "
Her türlü toplumsal faaliyetten uzak tutulan kadın evlenerek toplumda bir yer sahibi oluyor ve kocasının mevkiine göre bir statü ediniyordu. Bu yüzden evlenmemiş veyahut boşanmış kadınlar böylece toplumda evli kadınlara nazaran daha değersiz ve önemsiz addediliyordu.
O halde, irtica diye adlandırılan ve dinsel söylem etrafında oluşan mesele, hem bir modern / seküler toplum tasarısının, hem bir kültür savaşının, hem gündelik iktidar mücadelelerinin, hem de daha genel anlamda, siyasal iktidarın toplumsal eleştirilere karşı direncinin konusu olmak durumundadır.
Görüntülere takılıp kalmış,öze inememişiz.
Sayfa 58Kitabı okudu
II. Meşrutiyet, istikameti giderek belirginleşmekle birlikte, doğrudan İslamiyet'i veya dini karşısına alamamıştır, derecesi oldukça farklı olmakla birlikte, aynı şey Cumhuriyet kurulurken de geçerliydi. Din lafı dilden düşürülmeden ilan edilen Meşrutiyet ve "...Cumhuriyet idaresi Şeriat-ı İslamiye'ye en uygun olan bir hükümet tarzıdır" diyerek kurulan Cumhuriyet idaresinde, dini gerekçelerle ileri sürülen şeyleri savuşturmak kolay olmamış ve bu durum ciddi bir kafa karışıklığına neden olmuştur. Asıl hedeflenenin dinin toplumsal hayatı düzenlemekten çıkması olduğunun baştan açıkça ifade edilememesi, din adına taleplerin dini suistimal etmek olarak nitelendirilmesine yol açmıştır. Bunun en önemli nedeni, Batı'da yaşanan dinsel düşünce ve kurumlarla hesaplaşma, mücadele gibi süreçlerin bu toplumda hakkıyla yaşanmaması olsa gerektir.