Doğu Batı ve Ötekilik

Müşerref Yardım

Doğu Batı ve Ötekilik Gönderileri

Doğu Batı ve Ötekilik kitaplarını, Doğu Batı ve Ötekilik sözleri ve alıntılarını, Doğu Batı ve Ötekilik yazarlarını, Doğu Batı ve Ötekilik yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Oryantalizm ve sömürgeciliğin aracı haline gelen Batı’nın bilgi ve kültür aracılığı ile Doğu’nun üzerinde oluşturduğu tehakkümü açıklamak için Gramsci ve Bourdieu farklı ama tamamlayıcı metot kullanmışlardır. Yönetilenler kendilerine empoze edilen tehakküm kriterlerini kabullenerek tehakkümü hegemonyaya dönüştürmüşlerdir. Yönetenler, yönetilenleri kendi kendilerinden nefret ettirme ve kendi hegemonik yöntemlerine hayran duymaya'yöneltmişlerdir. Yönetilenler kültür, eğitim, sosyal ve ”sanatsal üretimlerinin yönetenlerinkinden daha kalitesiz olduğuna inandırıldıkları gibi yönetenlerinkini yüceltmeye özendirilmişlerdir. Gramsci hegemonya, Bourdieu ise sembolik şiddet üzerinden konuyu ele almışlardır. Gramsci hegemonyayı ”kabul edilen tehakküm" olarak tanımlamaktadır. Gramsci'ye göre egemen sınıf hakimiyetini koruma ve meşrutiyetini sağlama konusunda yönetilenlerden tam destek almayı başamuştır. Böylelikle yönetilenlerin yaşadıklarını tehakküm olarak değil de ”kendi iyilikleri için” veya ”başka türlü olamayacağı için” rıza gösterdikleri öne sürülmektedir. Bourdieu de benzer görüşleri sembolik şiddet yolu ile açıklamaktadır (Blanchet, 2018). İster hegemonya olsun isterse de sembolik şiddet olsun, her iki kurama göre yöneten-yönetilen ilişkisinde toplumsal düzenin devamı kültürel tehakküm sayesinde olmuştur (Burawoy, 2012).
Kendi kültürü, kendi kurumları ve kendi dünya görüşünün diğerlerinkinden daha üstün olduğunu düşünen Batı Doğu’nun da bu tecrübelerden faydalanması gerektiği fikrini savunmaktadır. Bu doğrultuda sömürgeci Batı sömürge altına aldığı toplumlara kendi dilini, kendi dinini ve kendi yaşam tarzını empoze ettiği görülmektedir. Batı emperyalizmi Öteki’ne ait toprakları kendi çıkarlarına göre yönetme, hükmetme ve işletme tasarrufunda bulunmuş ve bunu da ”uygarlaştırma” olarak nitelemiştir. Medeniyet kavramının kullanımının sadece Batı için geçerli olduğunu savunan Charles qurrier’e göre medeniyet ”Avrupa uluslarının mevcut olduğu belirli toplumsal yaşam dönemine” uygulandığını düşünmektedir (Schnerb, 1961: 99). Batı medeniyeti ”zirve” olarak görülmektedir. Hristiyanlık ve akılcıhğa kapılmış Avrupa kültürleri, medeniyetin mutlaklığını, insanın evriminin en üst' seviyesini temsil ettiği fikri ortaya atılmıştır (Girardet, 1972: 139)
Reklam
Batı’nın sömürge altına aldığı toplumlarla ilişkiye girme’ yöntemleri bazen zorbalık bazen kapsayıcılık bazen şiddet bazen de sindirme şeklinde ortaya çıkmaktadır (Evren, 2003: 40). Doğu-Batı ikilisinin temelini ”güç" oluşturmaktadır. Oryantalizmin sömürgecilikle olan ilişkisi Foucoult’un vurguladığı bilgi ve güç arasındaki ilişkiyi ortaya kaymaktadır. Buna göre gücün sahibi elinde bulundurduğu toplumsal kontrol mekanizmalarıyla (medya, okul, hapishane, ordu, yargı vd.) bilgiyi üretir ve bu sırada objesine dair algıyı şekillendirir. Bu açıdan Batı, üzerinde sömürgeci tahakküm kurduğu Doğu’ya dair modern yöntemlerle bilgi üretirken, “Doğu” algısına biçim verir. Bunu yaparken aralarındaki güç asimetrisinfrn faydalanarak Doğu'yu Batı'nın anti te olarak tasarlar (Seyis).
Etnosentrizm
Doğu’yu Batı'ının her türlü desteği ve yardımına muhtaç gibi yansıtan sömürgeciliği yöntem olarak benimseyen Batı’nın tutumunu etnosentrizm’le açıklamak mümkündür. Etnosentrizm, ayrımcı tutum ve davranışların neredeyse evrensel bir sendromudur (Sumner 1906; LeVine ve Campbell 1972). Etnosentrik tutum kendi grubunu (grup içi) erdemli ve üstün,
Batı’nın "Öteki” halkların dillerini öğrenmesi, kültürlerine-geleneklerine-dinlerine ilgi duyması ve hissiyatlarmı anlamaya çalışması insani amaç gibi görünse de gerçekler çok daha farklıdır. Oryantalizm hem teorik hem de pratik bakımdan insani amaçlara hizmet etmekten ziyade, halkların köleleştirilmesine, ülkelerin sömürgeleştirilmesine katkıda bulunmuştur (Mertcan, 2007:12-13). Batı’nın sömürgeyi sömürülenler için bir kurtuluş gibi göstermesi ”uygarlaştırma misyonu" ile bağlantılıdır.
Kalın’a (2009) göre oryantalist erkek seyyah yazarlar Doğulu kadınlar ve hiç görmedikleri harem hakkında müstehcen metinler kaleme almışlardır. Erotizm noktasında yapılan Sünular her zaman rağbet gördüğünden en çok pazarlanan değerler arasında erotizm olgusu yer almaktadır (Kabbani, 1998: 16). Sunumun nesnesinin dişil unsurlara dayandırılması her