Alışma! Alıştığın anda bilinci uyandırma imkanın artık tamamıyla kaybolur. Acı bilinci uyandırır. Acı bilincin taşıtıdır. Alışmak ve normalleştirmek bizi, artık hareket ettirmeyeceğimiz bir noktaya getirir.
Ne zaman kitap okumaya çalışsak bir telefon çalar. Kaliteli bir zaman ve mekâna konsantre olmaya çalışsak içgüdülerimizle bir yerimiz acır ya da kaşınır.
Bu dünyanın insanları sanki büyük bir şölenin içine girmiş ve onun içinde tıkınıyormuşcasına ya da mevcut baharın güzelliğini yaşıyormuşcasına neşeli bir biçimde eğlencelerine dalmışken ben hiç kımıldamadan, boş gözlerle oturmuş bir çocuk gibi bakıyorum, izliyorum. Ben bu dünyada sadece misafirim. Diğerleri bir şey yapmak için sürekli koştururken ben sunulanla, mevcut olanla yetinme çabası içindeyim. Benim zihnim bir ahmağınki gibi çevremdeki yaşamın şamatasının yanında uçmuş gitmiş durumda.
Hayatta acı var ve acının çeşitleri de vardır. Doğduğumuz andan itibaren ölmeye başlıyoruz. Acının yaşamın bir yasası olduğunu kabul ediyorsak o halde neden acı çekiyoruz?