Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğuş Devrinde Tasavvuf Ta'arruf

Kelabazi

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
“bir kimse aklı rehber edinerek O’na varmak isterse, akıl o şahsı hayret vadisinde başıboş olarak salıverir, o da bu vadide eğlenir durur. tereddütle kirlenen kalp ve ruh o kadar şek ve şüphe içinde kalır ki hayretinden: ‘acaba O var mı, yok mu’ der.”
ne zaman, dersen bil ki, O’nun varlığı zamandan evveldir, önce, dersen bil ki, “önce” O’ndan sonradır, O (hüve), dersen bil ki, “O” (he ve vâv) harfini O yaratmıştır, nasıl, dersen bil ki, zatı gizlidir, keyfiyetle nitelenemez, nerede, dersen bil ki, O’nun mevcudiyeti mekândan öncedir, O, nedir, dersen bil ki, O’nun hüviyeti ve mahiyeti her şeye zıddır. O’ndan başkası için belli bir zamanda iki zıd sıfat düşünmek behemehal bir çelişki meydana getirir.
Reklam
hilm ile sabr arasında fark görenlerden bazıları şöyle demişlerdir: hilm, güç yettiği halde, bir kerem ve lutuf olmak üzere intikam almaktan vazgeçmek ve af cihetine gitmek manasını ifade eder. sabr ise hoşa gitmeyen şeye tahammül etmek manasına gelir. bu ise, zarurî bir şekilde, kendini zorlaya zorlaya ve çaba harcayarak dert ve ızdırabı sineye çekmek, elem ve kederi yudum yudum içmek manasına gelir.
sûfîlerin görüş birliğinde oldukları bir husus da şudur: Allah’ın sıfatları Allah’ın ne aynıdır, ne de gayrisidir. ilâhi sıfatların var olduğunu kabul etmek, “Allah bu sıfatlara muhtaçtır, eşyayı bunlarla idare eder” manasına gelmez. Allah’ın sıfatlarının var olduğunu kabul etmek, bu sıfatların zıdlarını reddetmek ve bizzat bu sıfatların mevcut olduğunu, O’nunla kâim bulunduğunu kabul etmek manasına gelir. “Allah’ın ilmi vardır” sözünden maksat sadece: “O’nda bilgisizlik yoktur” demek değildir. “Allah’ın kudreti vardır” demek sadece “O, âciz değildir” manasına gelmez. “Allah câhil ve âciz değildir” demek “âlim ve kâdirdir” demek değildir, öyle olsaydı, Allah’tan cehl (bilgisizlik) ve aczin reddedilmesi O’nun âlim ve kadir oluşu manasına gelirdi. (yani ilim ve kudret sadece menfî ve selbî bir sıfat değil, aynı zamanda müsbet ve sübûti bir sıfattır). diğer bütün sıfatlar da böyledir.
Bitkilerde sadece “nebâtî ruh”, hayvanlarda hem “nebâtî” hem “hayvanî ruh”, insanda ise “nebâtî” ve “hayvanî ruh”la birlikte bir de “izâfî ve menfûh ruh” bulunur. “Nebâtî ruh” büyüme, gelişme ve üremeyi; “hayvanî ruh” hissetmeyi ve irâde ile hareket etmeyi; “insânî ruh” düşünmeyi (aklı) temin eder. • Düşünme özelliğini kaybeden insan bedeni, hayvanî bir hayat yaşar. Delilerde durum böyledir. • Hem düşünme hem de irâde ile hareket ve hissetme özelliğini kaybeden insan vücudu bitkisel bir hayat yaşar. • İnsan öldüğü zaman kendisinde bulunan “nebâtî” ve “hayvanî ruh” da ölür, fakat “insânî ruh” yaşamaya devam eder.
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.